Güneş Neden Duvarları Isıtmıyor HancıTürkülü mevsimlerin Yaban kokulu dağlarından geliyorum hancı Asırlar öncesinden başladı yolculuğum İçimde buruk bir sancı Yusuf’un kanlı gömlek kokulu diyarlarından geliyorum hancı Yüreğimde Züleyha aşkı, ben ise garip bir yabancı Şarap kokulu mahzenlerinde bir oda ver Ruhun ötelerinde bir yol bulur belki bu yabancı İçinde aşklar yaşanmış ter kokuları sinmiş olsun Çentiklerine sığınıp avunayım yaşanan her aşkın Duvarlarında çıra isleri olsun Şehvetli tenlerin terleri koksun odalarda hancı Geçmişin karanlık sokaklarında iz sürüyor bu yabancı Adımı sorma hancı ben çoktan unuttum Kerem de Ferhat de Kamber de Sen en iyisi geçmişten bir yabancı de Gözlerimin içine bakma soru sorma hancı Alnımıza çizilmiş kader çiziklerinde her acı Dağlarımıza don vurmuş, ovalarımıza bahar gelmez olmuş Hüzünlü maviler çökmüş gökyüzüne Güneş neden duvarları ısıtmıyor hancı Durgun bir bakışın yorgun uzantılarındayım Heybemize suskun sevdaların ahları yüklenmiş Kurak yüreğimizin vahalarında yürüyen kervanlar durgun Sürgün yemişiz karanlıkların yalnızlıklarına hancı Düşlerimizde çiy gibi düşüyor sinemizin üzerine Şimdi gözlerinde susuyorum hancı Asırlık aşk sofralarından bir sofra kur Gelgitlerimiz dursun yüreklerde Ağrılı ve sancılı türküler söylensin Kınalanmış nasırlı ellerde Bir sofra kur hancı bir sofra kur İçinde katıksız ekmekler olsun Gözyaşı dökülmesin üzerine Asırlık aşklardan çiselenmiş yağmurlar dökülsün Sevdamızın üzerine temiz çocuk mintanları giydirelim Bir yatak ser şuraya hancı bir yatak Üzerine beyaz çarşaflar çek, kirlenmesin Aşk adına kefenimiz olsun, gözlerimizden yaş dökülmesin |