ZAMAN TÜNELİNDE YOLCULUK
Bilir misiniz yokluğu, yoksulluğu?
Çıplak ayakla top oynadınız mı hiç? Ya, altı delik ayakkabıyla okula gittiniz mi? Hiç tel kuşlarına sapan attınız mı? Bir lokma eti için. Satacağınız simitlerin buğulu sıcaklığıyla ısındınız mı, ayaza çekmiş kış sokaklarında? Kurumuş otlara orak çaldınız mı pamuk ellerinizle? Gecenin hüzünlü yalnızlığından ürkerken, Güneş batsın, diye dua ettiniz mi? Ve bir daha doğmamacasına... Bir, iki günlük molanın hatırına; Bulutlara yalvardınız mı? Yağmur yağsa da yorgun bedenim dinlense, Uyku koklayan gözlerim hasretine kavuşsa diye. Bilir misiniz: Kızgın güneşin altında, günlerce düven dönmeyi, Kara sabanın ardından öküzleri dehlemeyi, Bir evleğe bir yenisini ekleyip, Dört gözle akşamı beklemeyi? Eski bir gazeteyi okudunuz mu, Olayları yeniden yaşarcasına? Ve o günlere tekrar dönmek ister misiniz? Koşarcasına... 17.07.2003 |
güzeldi....kutlarım
selam ve saygılar