sarnıçların gözyaşları‘’derin ıssız köşelerden güzel kokulu sedir ağaçlarından,hayaletler gibi yükselen çamlardan geldi kuşun şarkısı ‘’ … tarlalara gidelim baba ürkek bir ardıç kuşu öterken güz göklerine bakalım yüzüm gözüm dal kırığı ölümün oratoryosuna kapandı mezopotamya yağmurun mırıltısı toplarken gözleri sümbüller kurudu çölleşti dudağı ana tanrıçanın açmaya korktu yeşil gözünü çimlerin melodisi zerdali kirpiğindeydim oysa dağların doruğuna takılı saç tokası su sarnıçlarıydım çokça kırmızı mor ve siyah kahverengi bir akşamdım söndü ateş böceği mevsimi fısıldadı uzaktaki eşkiya babil’in asma bahçelerinde yığıldı kuşlar yüzüme simsiz menevişti nehirler ürpertici org sesleri ve öbek-öbek geçen tabutlardım kardelen üşümesi kan koktu rüzgârın nefesi gün çekili gözbebekleri incirlerin kumruları suskun başladı çakıl taşları uğultusu med cezir dalgalar ay sarıldı çalılıklara griydi deniz kesif menekşe soluşu avuçlarımda gök gri tarlalara gidelim baba sedir ağaçlarına asalım resimleri boş odalardan sonsuz yıldızların ruhlarına Aysu |
rüzgârın nefesi
gün çekili gözbebekleri
incirlerin kumruları suskun
başladı çakıl taşları uğultusu
med cezir dalgalar
ay sarıldı çalılıklara
griydi deniz
kesif menekşe soluşu avuçlarımda
gök gri '
tarlalara gidelim baba
loş beyaz tan vaktinde
sen çiz ben izleyeyim sesini
sonrada onları
sedir ağaçlarına asalım...