Ben seni dağ kokulu yaylalarda sevdim ceylan bakışlım nergizlerin ayışığına sevdalandığı seherlerde... özlemlerin dindiği nehirlerde sevdim… soluğun soluğuma bahar, soluğun soluğuma rüzgardı kır çiçeklerini taşırdı içime her yaz...
Gittin, zifir saçlarında unuttum hayatı... ay sustu, yıldızlar küs, sular dalgın, gönül dargın şimdi düşümde her gece bir orman yanıyor bir dağ kanıyor her sabah kalbimdeki acılardan yüreğime akan sızılı ırmaklar gibi, kanayan şiirlere bırakıp gittin ömrümü...
Seni her özleyip duvarlara vurduğumda başımı kafam değil, kalbim acıyor ah!... şu sevemediğim rezil dünyada sen ışık yüzlümdün benim, güzel gözlümdün, nefesimin rüzgarı, ömrümün baharı, gönlümün varıydın ah! şimdi hangi kıyıdan baksam rengi hüzündür aşkın hangi güle sığınsam dikenler batıyor yüreğime...
Ben seni ıpışıl suların aydınlığında sevdim gelinciklerin gelin edildiği bahçelerde sen ki, Kelebeğim, akarsuyum, cangülümdün ne zaman gözlerim gözlerine kelepçelense bir öpücük kondurup alnıma kaçardın ıpışıl bir sevda düşerdi yüreğime bir gün görmesem özlerdim……
Yorgun düşmüş kervanlar gibi susuz çöllerde rehin bırakıp gözlerimi yollarına gittin mavi sevinçlerimi de alıp yanına ....
Kendi toprağında öksüz, çöllerde ağlayan yorgun bir ırmak ve kırık dallarda inleyen yaralı bir rüzgar gibi yaralı bırakıp gittin beni burada bir başıma...
Gittin işte, aşkın kanayan yanını bırakıp avuçlarıma yeşile çalan umutlarımı da alıp yanına bir tebessüm gibi hayatımdan çekip gittin usulca
Gittin, Erkekler ağlamaz diyorlar inanma oturup bir köşede öylece ağladım, nehir oldu aktı gözlerim uzaklara ve sonra özlemlerimi ağır bir yük gibi vurup sırtıma, binlerce hayal kırığı yaralarımla, içimdeki en yüksek dağa kaçtım. çıktığım her yolda saçların dolandı kalbime bir akrep öptü yaralarımı her kanadığımda.
Şimdi hüzne bulanmış ayrılıklardan, gam dokuyor yüreğim gittiğim her yerde... hangi kente sığınsam dar geliyor efkarıma hangi acımı yaksam, hangi pencereden baksam rengi hüzündür hayatın yüreğim yaralı döndüm çıktığım her yolculukta ...
şimdi özlemlerimi anlatamayacak kadar uzak yalnızlığımı anlatamayacak kadar yorgunum...
Şirin’in aşkına deldiği dağın Ferhat kalbi ile kalakaldım gönül diyarında öyle bir başıma umutsuz.... yüreğimi alıp avuçlarıma sana gelsem diyorum sana sarılamayacak kadar yorgunum artık ah!.. sarılıp ağlamayacak kadar yorgun...
Gittin, bütün mevsimler değişti devrilmiş öksüz ağaçlar gibi düştü boynum. bütün dallar kırıldı, bütün ağaçlar kurudu al şimdi nereye istersen oraya savur yapraklarımı Bemila... şimdi yaşamın en zor dağındayım geriye dönsen ölürüm, dönmesen ölürüm...
Sen gittin karlar yağıyor kalbime koyup başucuma uçurumları hüzne göçtüm her gece ayrılıklara gömüp yüreğimi hiç bir yol çıkmadı umuda tükendim özlemlerimi anlatamayacak kadar yorgun yaralarımı saramayacak kadar uzaksın artık
gittin yaşamayı unuttum, ağlamayı, gülmeyi unuttum ne zaman başladı bu hikaye, ne zaman bitti unuttum bir seni unutmadım Bemila... bir seni unutamadım ... bir seni unutm ... bir seni... bir se...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ah Bemila şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ah Bemila şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Gittin, bütün mevsimler değişti devrilmiş öksüz ağaçlar gibi düştü boynum. bütün dallar kırıldı, bütün ağaçlar kurudu al şimdi nereye istersen oraya savur yapraklarımı Bemila... şimdi yaşamın en zor dağındayım geriye dönsen ölürüm, dönmesen ölürüm...
Bütün mevsimleri değiştiren içimizdeki baharı giderken götürenler...
Ve sonrası yaşamın zor dağında geriye geriye dönse ya da dönmese değişmeyen ölgün hisler.