Dalga Dalga
Dalga Dalga
-dalga dalgayı görmese toprağa taşımazdı sırrını- biri kadın, biri erkek bakışlı belki kamil, belki çocuk basamak basamak el ele tutunarak güneşi almaya çıktılar öyle sessiz, öyle yorgundu ki önüne düşen ölüm haberi döne döne, göz göze geldiler bir daha sarıldılar birbirine / bir daha bir savaş gemisi yarıp geçtiğinde denizi irili ufaklı, arka arkaya dalgalar kıyı kıyı gittiler kayadan kayaya vuruştular toprak üşüdü / havada solgun yapraklar bir lokma ekmeğe on güvercin çırpına çırpına kondu avluya etek eteğe süpürdüler zamanı yine dikişi attı lengerli şapkanın kaç elbise eskidi, kaç mekan yaşanmamış sayılan günler o günler ki, bugün burada dikilseydi önüne Azrail’in sırtını dönmez / pazarlık ederdi Ercan Cengiz (Toprak Tutsun Külümü) |