MÂBUT ve MAHMUT
İnkılâp kolay değil, meşakkat, çile ister
Armut piş, ağzıma düş, olur mu böyle umut? Ölsen de "sürüleşme", kır esâret zincirin Özgür ol, özgür yaşa, boyna taktırma hamut. Şefkatli tabip gibi, yaraları bir/bir sar Yaratana tam kul ol, Hâbîb’ine gerçek yâr Şimşek gibi çak da gel, yeniden zulmeti yar Sahtesine gerek yok, Allah’tır mutlak mâbut. İnsan fıtratı öyle, dâvâsı için ölür Kelime-i tevhitle, “lâ” der yolunu bulur Her kim ki îman eder, o zaman mümin olur Ehli küfrün ilâhı, ortak adıdır tağut.(*) Kimliğini kaybeden, tanımaz hiç bir sınır İnsan denmek çok çok zor, serapa stres/sinir Dalkavuk mizacı bu, “kıl” çıkınca tiksinir Yağcılar atar takla, utanmaz kalkar amut. Kötülük yapsa bile, hiç kimseye kin tutma Açlıktan kıvransan da, haram lokmayı yutma Allah’ı, âhireti, sakın ola unutma! Bir iyilik yaptınsa, onu da derhal unut. Altınlı baklavayı, komşusuna aldırır Miskinlik kolay değil, elindekin çaldırır Kulun rızkında yoksa, küreği ters daldırır “Vermeyince ol mâbut, ne yapsın Sultan Mahmut…” 30/01/’11 Hanifi KARA (*) Tağut: Allah’tan gayrı tapınılan her şey. |
Açlıktan kıvransan da, haram lokmayı yutma
Allah’ı, âhireti, sakın ola unutma!
Bir iyilik yaptınsa, onu da derhal unut.
Çok güzel öğüt veren dizelerdi Hocam
Tebrik ederim gönül sesini.Saygılarımla