Gölgenin Nura Aşkı
O hoyrat rüzgarların sesiyle fısıldaşır nebat,
Rahvan atlar gibi eser,kalın gövdeli gürgenler yurdunda. Kuruyan yapraklar uçuşuverir yelelerinde. Sen bembeyaz doğarsın ormanın derinliklerinden, Öylesine bir beyaz ki bu,gözler ona bakamaz. Ağaçların dalları yerlere deyer. Sarmaşıklar çözülürler,sarıldıkları gövdelerden. Bir gölge gibi kaplarsın boşluğu, Her yer sen olur,seninle dolar sevgilim. Bu diyarın nefes alan ciğerlerine hava olursun sen, Seni soluyan nebat,bir başka açar çiçeklerini. Renkler gölgende solar. En berrak sular,yüzünün safiyetinde bulanıklaşır. Kokun sarar meralarda açan yasemenleri. Uzaklarda dirilen keder,siyah bir yasa bürünüp, Baharın neharına kasvet yağdırır. Karanlıkta açan çiçekler gibi birbaşına kalırsın. Etrafındaki hiçbir şey sana benzeyemez sevgilim. Sen hazan şarkılarındaki kırık porteler gibi, Dökülürsün notaların hislerinden. Bu ahenk ritmini ararken,sende kaybolur gider. Gölgeler ağırlaşır ve siyah bedenleriyle yığılırlar tek tek. Onlar senin olduğun diyarda var olurlar ancak. Gölgeler güneş ne kadar nurluysa o kadar siyahtır. Sen gözlerini kaparsın ve onlar ölürler. Ömürleri senin gözünü açıp kapaman kadardır. Kalın gövdeli gürgenler yurdunda bir peri kızı dolaşır, Yalınayak bedeninin dibinde siyah bir gölge ile. Ben gölgen olur,ayakların altında ardından yürürüm. Sen ne kadar aydınsan,ben o kadar karanlığım. Beni burada bırak, bırak burda öleyim. Duy peri kızı,sana aşığım,sevdana köleyim. |