ORADAYDIM
ORADAYDIM
-oradaydım bir on yıl kadar suya yazdım derdimi on yıl yastaydı toprak, yastaydı meyveye durmadı ağaçlar- viraneydi evleri, oradaydım kara taşlar tutmuştu çığlığı ve külü savruluyordu ekinlerin kaçışan bir çoban köpeğini gördüm buluncaya sahibini önünde diz çöken usulca koklardı o cansız bedeni henüz sıcaktı teni, sıcaktı ve açıktı gözleri oradaydım tek sıra halinde yürütülürken kadınlar çocuklar tutuşurdu şalvarından ve her iki adımından birini çocuklarına atardı kadınlar oradaydım üstüme düştüğünde cansız bir beden altında saklandım o zamansız ölümün bir ölünün altında diyorum bir ölünün altında saklanırken doğdum üstüme damlayan kanından bir ayağım kaldı o ölümün altında oradaydım bulutlar çevirdiğinde güneşi el koydukları atlarla, elde tüfek geldiler onlar kucaklaştı toz duman ve kırbaçlar indi birer birer ‘baldırı çıplakların’ sırtına… Harput’a varınca o ‘baldırı çıplaklar’ tanıştılar bir kara trenle sürüldüler uzağa, o bilinmedik yollara elleri bağlanıp sürüldüler beşer onar ve yarısını kırdılar yollarda ağlamak yasaktı, gülmek uzak oradaydım acı acı böğürürken o kara tren bir kulun kulu dahi yoktu yanımda ve pencerelerinde evlerin aralanmış perdelerin ardına gizlenmiş gözler biçerdi boynumu oradaydım durak haricinde durduğunda o kara tren kundaktaki bebeler, yaşlılar birer birer koynuna atıldığında kuru derenin uludu çakallar, uludu durdu gece boyu ve sabah güneşi indiğinde gözüme ağlamak istedim olmadı, kurumuştu göz pınarı açtım gözlerimi, açtım düz gitmek için ana avrat, kız kısrak Ercan Cengiz (Adsız Fırtınalar Doğuyor) |