UtanmaktayımFakirliğime ve de garibanlığıma ilk defa hayıflanıyorum şimdi. İlk defa hayatımı reddediyor ve de utanıyorum belki. Belki diyorum çünkü bir de küçükken utanmışsam utanmışımdır. Yalan olmasın şimdi. Kolları bir karış küçük gelen, başkasının verdiği bir ceketle okula gitmek utandırmıştır belki. Bir de utanmışsam yaşıtlarım top oynarken simit satmaktan utanmışımdır. Ha bir de çok zengin ve de bir o kadar da güzel bir kıza aşık olup, karşısına yırtık bir ayakkabıyla çıkmanın utanmışlığını yaşamışımdır. Yaşamışımdır ben de işte. Eğer yaşamak denebilirse buna. Yarın kesicem önünü, tutup kolundan anlatıcam her şeyinin heyecanını yaşamışımdır. Çok sevmişimdir, bir zengin bebesi gelmiş kızın aklına girmiştir. Elimde parktan topladığım çiçeklerle kalakalmışımdır. Yaşadıysam işte bunun utancını yaşamışımdır. Fakirlik bir yandan, ağzım güzel laf yapmaz bir yandan, bunların yanına bir de çirkinliğimin eklenmesinden utanmışımdır… Vay be! Ne kadar utanmışım. Vallahi şimdi hepsini sayarım da anasının nikahını bulmaktan kaçınmışımdır… ………………………………………. Bunlara rağmen hala gülmekte ve de yaşamaktaydım. Ne vardı bana ümit vericek Peri Kızı? Kahrolmaktayım. Hem vallahi hem billahi güzelliğinle efsunlanmaktayım. Yüzünün masumluğuna dalmış, hokus pokuslanmaktayım. Oynama benimle, zaten oyuncağı olmuşum hayatın utanmaktayım. Amma velakin her daim aklımda ve de bana toz pembe hayaller kurdurmaktasın. Peri kızından da başka bir şeysin sen, gönül yurdumda kanatlanmış uçmaktasın. Nereye baksam orada, sanki içimden bir parça, elim ya da ayağım olmaktasın. Bir canım var doğduğum günden beridir bedene fazla, çıkacaksa da elinden çıksın. Böyle konuşup durmaktayım, lakin sanma ki vicdan yapmaktayım. Sanma ki bir saniyemi bile seni düşünmeden harcamaktayım. Gelirsen ki gün gelirde bu taraflara beklerim. Bazı viranelerde, bazı da sokaklarda kalmaktayım. Zengin muhitlerde bilmezler, lakin her çöplükte sorarsan tanınmaktayım. Belki çamurlu bir yolda dolaşmakta ya da bir parkta sızmaktayım. Belki uzaktan bir okul bahçesinde oynayan çocuklara bakaraktan ağlamaktayım. Kim bilir belki de bir dal sigaraya bir zenginin mezarını kazmaktayım. Ama sorarsan ki seni bana, ilk gün ki gibi hatırlamaktayım. Hala tutunuyorsam hayata, güzel gözlerinin hatırına tutunmaktayım. Her geçen gün biraz daha kaybolmakta, yok olmaktayım. Bir kerecik gelsen, görsen beni. Tanır mısın ki? Dilenci sanaraktan, çocuğunun rızkından kesip üç beş verir misin ki? Evlenseydik bizim oğlumuz olacaktı. Adı da İlbey konacaktı. Kavlimizdi. Hani nerede ki o günler? Nerede ki şimdi yüzüme dokunduğun o pamuktan da pamuk eller? Şimdi senin gibi peri kızları yüzümü görünce iğrenirler. Yüzüme karşı demezler belki ama adım gibi eminim içlerinden deli derler. Varsın desinler. Ne şu kadarcık gücenmekte ne de şu kadarcık kızmaktayım. Şu kadarcık düşündün mü kendini diye sorarsan bana, düşünmedim, düşünmemekteyim. Ne araba, ne ev, ne de param olsun istedim. Senden başka bir kızı bile istemedim, istememekteyim. Bir seni istedim ben. Bir de Allah verirseydi oğlumuzla kızımızı. Yani en başta Sibel’i, sonra İlbey’i ya da Peri’yi… |
Kutlarım.
Selam ve Sevgimle.