Hele Bir Aşk De
Hele Bir Aşk De
aşkı yarattığında kadın zorbalığını bilmezden önceydi erkeğin sıcaktı güneşi içen su aşk berraktı o zaman kendi damarını bilir, akacağı yöne akardı doğurduğunda yavru çayını köleye alt köle oldu ırmak derine gömdü kirini ince-kaba hatları her kütüğün kaçamaklara vurulmuştu çoktan kirlenmişti toprak yurdundan uzak örtünmüş bir ezgi dilinde makineyle konuşurken adam dağlarına sığınmış kuş sesi yavrum diye ağlaşırdı notalarda sızım sızımdı bütün duygular hâlâ yoldaydı masumca atılmış ilk adımı aşkın serpilmiş sözcükler sırıtırdı paslanmış demirde tanımsız bir oyundu aralarında oynanan kütüğe bakardı, kütük de ona yan yan kütüğün tozuydu dumanı değil koşturup durduğu çıraksız bir atölyede öksüre öksüre ciğerine çekilen dişleri keskin ince belli hızara değil tarihin gölgesine sığınmıştı boylu boyunca bir kütük diklendiğinde kıskançtı, korkak ve inat döndü durdu öfkeye vuran çark akıp tutunmak vardı çatlağına kavuşan her damlada bir kadın adının baş harfiydi ustaca kazınan kütük değil artık kalemlik okşanırken incinirdi ojeli tırnakların altında ihanetse buydu ihanet anlamazsa insanın dilinden insan taşa da çaksan çiviyi döner kalbini kanatırdı kalemden kopan eller okusun kadını toprağın ve suyun diliyle, yeniden aşk doğursun kendini çocukça tertemiz işlemek için yarını dökülsün göz nuru ölüm değil arkası, siz aşkı kurtarın aşkı süslenmiş sözcüklerinden okuyun şimdi kirlenmiş bütün aşkları satır satır savrulan yaprağa tutunur kadın susar dikenine gelince şilanın Ercan Cengiz (Toprak Tutsun Külümü) |
hikayesi satır aralarında
okunup geçilecek şiir değil