6
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1878
Okunma
ampül sarısı sokakta kaldırım taşlarını ezdi parmak uçlarım
kan fırtınası dinmiş gözlerimde fark etmedim
bu mevsim erken inermiş gece yeni öğrendim
korbahar düşmüş takvime
dört mevsimdi oysa bildiğim
gün ışımasın acıtanlar görmesin beni
felakete uğrayanlar gibiyim sol yanım hep dağınık
gece çökmesin hiç harabe yanlarıma
acıtanları gözlerimden almasın karanlık
kalın dudaklı adamları öptüm dişlerim kanadı
elim yüzüm nar lekesi
secde etmemiş başları kınarken şeytanım
ölmek istedim sebepsiz
yakılıp külümü savurtmak yâr otağına
mezarım boş kalır annem gel(e)mez! diye vazgeçtim
kalın yağmurlar yağdı aralık camdan
yastıklar dul kaldı
buğulanan aynada hardan adamlar
gölgemin saçlarını kestiler
oysa ben vermiştim ellerimle buzdan makası
sussun diye yanıklarım
çapraz bağladım kollarımı bu gece
masamda kırık kurşun kalemle yazılmış
gözlerine kadar batmış hüznüm
vuslatım kimsesiz
sarnıç ağacında kalmış gülüşüm
üşümüş çay bardağımın ince beli
iliklerine kadar dolu kül tablası
ve sigara cesetleri
şiir orucuna niyetli beyaz kağıtla
dilimde utangaç bir besmele
senin rızan için sustum
hamd olsun verdiğin acıya...
5.0
100% (7)