TAM ON DOKUZUNDA VURULAN ZAMANiçbükey hayat yansımaları emerken dünleri çatlamış, kırılmış anıları yapıştırmak çabası pinekler buruşuk etekleri çekiştirir zaman saydam bir görmemezlik konar irislere hani... hatalar imbikten geçemez zamana hancı olduğumuz bir an vardır hepimizin geldiğine memnun olmayan bir yol kaçkını izlerinin peysajı belkilere gebe ıradıkça üzen bir gölge o zaman sararız beynin sol kısmını folyo kağıdıyla ki; bozulmasın, solmasın kalsın market öncesi esrik bakkalsı pozuyla uzayan bakışlarla hüzün makamında vesveseler hani istem dışı, çağırmadan dökülür saçılır yerlere karışır odaksız bakışlardan kupkuru seraplara ya da dökülür dünler yağmursuz bir havada yanaklara... //...kara mevsimin çiçekleri hâlâ çiyden kurtulamadı buralarda...// isyankar demogojiler tartamaz artık kendini grilerde patlar daha maviye varmadan vurulur, çocuksu hayaller balonlarından ’işte öyle bir şey’ler dağılır havaya! ezer geçer seni mübarek tümceler yerini yadırgayan her şeyi alt üst edip çiğnemişsin diye bir sfenks gibi gelen giden bakar o öksüz ukdelere ibretle ve dağınıklık, isyana yataklıktan tutuklanır aforoza beş kala bir gün sayımındadır şimdi hüzün ve yine firardadır, astarını terketmiş yüzün... nefesin kör kütüktür sıcak çorba mevsimleri çoktan göçmüş! guguğu cenazesiz ömrünün, tüm pili bitmiştir uzatmaları vuruyordur zaman, an be an ama, sözüm ona hâlâ yaşıyordur yaşam... pamuk ipliğe dönmemiştir henüz bâkir, saten çarşaflara alışıktır adın sonra temyize sürülür aşk ve aşkın yokluğun rayihasına tepinir durur içinde çocuklar _bir adam, bir kadın_ mişli zamanlar tirbüşon gibi hafızanı zorlar ki; beyninde ayak izleri olmayan asla unutulmaz! uykuya vurdukça isyan eder rüyalar kaktüslü, aç, yosma z/amanlardan hani istemekle unutulamayanlardan... //...hep unutulmaya, uyutulmaya çalışılmaz mı zaten? altı kirli, susturulamayan, kundaklanamayan anılar...// ve... hep acı bastırır! hep, kendinden kendine saçma mektuplardır kalan... ................................................ aşk taşındı mahallemizden! Tamburi Cemil de çalmıyor artık! tutuklandı hırsızlıktan kumrularımız aç çoktandır sahil de yasaklandı, ucube başıboş adamlara bir tek rüzgârın bıraktığından daha fazla daha bir hassasım bu aralar epeydir gece vardiyası üşütüyor dalgaları muhayyilesi bile zor artık kalabalıkların ben yattığımda onlar ancak kalkıyorlar... unutmadan; talih ve tarih sorgulamalarından bir ömür giydim ve; tüm meydanlarda bir kere daha asıldım yalnızlığımdan iyiye dair bir şey yok mu dersen! var... Tuthankammon’u bulmuşlar geçen günahsız uyuyormuş evinde tebaasıyla tahlillerde, onda dokuz sevdalı çıkmış kemikleri ! evet; o da, on dokuzunda v u r u l m u ş doğru! bunca yıl günahını almışlar... ToprağınSesi . |
Hani şiirde kullanılsa iyi durmaz dediğiniz kelimeler var ya işte onları şiire öyle bir sokar ki Serhat allak bullak eder hani o bilindik yeşilçam sonlarını.. Sürekli süprizler yapar beyninize. Genel bakış açısıdır bu şirlerine. İster beğenirsiniz ister beğenmezsiniz bu size kalmış. Ama imzasıdır bu onun. Esere gizli imza atmak kolay değildir. Bu anlamda bunu başarmışlardandır Serhat. İmzalarından biridir bu işte. Yine Serhat Akdeniz imzası diyeceğiniz bir şiir işte.
Kutlarım.