GUGUKÇUK KUŞLARI VE PAMUK ANNE'M
Gugukçuk kuşları ve alçak tavan
Pamuk Anne’m gölgelenirdi bağın altında ekmeği bile yerdik yavan kuyuda karpuzları soğuturdu Dedem bir perçem saç sarkardı alnından kaşlarına bembeyaz Pamuk Anne’m beni pek severdi sanırım hiç ayrılmadı çünkü benden o yaz Sabahlar serin düşerdi kasabaya yalınayak gezerdi cıllık yapardı şımarık torunlarına önlerine özenle dizerdi reçel çalınırdı arasına tabii bir de tereyağ, köy işi ona Selme Hanım derlerdi o civarda yoktu onun eşi Beyaz ve Pamuk Hem yumuşak hem saf ninem kadar en az neşeyle geçerdi bütün yaz Pamuk Anne’m öpmezdi beni koklardı sanki yüreğimi yoklardı ben pamuk yanaklarından buselerdim Sabah Ezanı okunurdu namazını kılar yeni türkçeden Kur’an okurdu sayfaların ruhuna dokunurdu seni şimdiden özledim Pamuk Anne’m vuslat dünyada hayal oldu artık perdeler çekildi önümüze hüzün çöktü beyaz yüzümüze (Gugukçuk Kuşları hüzne ötüyor şimdi yalnızlık senfonisini ağır ağır çalıyor alçak tavanda) |
üstüne senin şiirini de okuyunca,
çocukluğumun o guguk kuşları dolu bahçelerine gittim,
dut ağaçlarının en üst dallarından dünyaya baktım bir defa daha,
tebrikler.......Çok başarılıydın,
Yeni bir Atilla İLHAN doğuyor desem abartıyor muyum acaba,
yüreğine sağlık....