2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1502
Okunma

Zaman geçtikçe tükenen yılların hesabını
Başka türlü tutmaya başlıyor insan.
Varlığına inandığım
Ama ne olduğunu bilmediğim
Adı koyulmamış eksik zamanların çekiminden
Kendimi alamadığım
Yaşam yorgunu bedenimin ağırlığıyla
Gizemli bir sırrın, dipsiz kuyusuna düşmüş gibiyim.
Dün oturup düşündüm.
Mevsiminden habersiz yağan
Şaşkın yağmurlar altında iyice ıslanmış
Bölük pörçük hatırladığım bir rüyanın
Kopan her parçasında
Rönesans dönemini anımsatan resimler gibi
İçsel kırgınlımın yüzüme vurmuş halini gördüm
Uzak ve yabancı gözlerle baktım kendime
Cesedi hala soğumamış birine ağlar gibi ağladım.
Zaman ; dedim,
Zaman !...
Sen ne kadar zalimsin
Ve ne kadar acımasız…
Eze eze, un ufak ederken yılları
Sanki ;
Kadının teninden,ruhundan,umutlarından
Başka bir zalimlikle geçiyor üzerinden.
Ağzımda,
Ne tatlı, ne acı diyebileceğim
Sadece damağımda çürümüş bir sakız gibi yapışan
Garip bir tat var.
Kulaklarımda düşüncelerimin sesini kesen
Açlıkla bilenmiş kurt ulumaları…
Aynada ruhumun çırılçıplak aksinin
En mahrem yerlerini
Utancından kızararak örten gelincikler…
Dokunulmayacak kadar uzak
Tartılmayacak kadar ağır
Hayal meyal gölge zamanlar .
hanDE
5.0
100% (1)