Şirine Bunalımda / Cumali Cumalioğlu
Şirine İlgi Bekliyor
Abur cubur yiyordu, çikolata, börekti Akşamki davet için giyinmesi gerekti. Giyinemedi çünkü elbise uymuyordu O’ndan yardım bekliyor, Fatih’se duymuyordu. -"Alışveriş yapmalı, sığmıyorum bunlara Delireceğim şimdi bir baksana şunlara!" Yaranmak gayretiyle kendini yoruyordu O’’ndan ilgi bekliyor bu yüzden soruyordu. -“Elbette sığamazsın bu kocaman göbekle Değirmen taşı gibi, bak şu poponun şekle… Kemer bile uymuyor göbeğini sık biraz Sürekli yatıyorsun yürüyüşe çık biraz.” Kırıcı Olmuşlardı Şirinler evliliğin yeni yılındaydılar Birbiriyle sürekli kavga halindeydiler. Cicim ayları bitmiş, soğukluk başlamıştı Daha iki gün önce paylayıp haşlamıştı. Kırıcıydılar artık konuşamıyorlardı Hiçbir sevgi sözünde buluşamıyorlardı. İşte böyle zalimce kırılan şıvgaların, Düşmanca tavırların, bitmeyen kavgaların; Geçen günle birlikte şiddeti artıyordu Uymayan giysileri öfkeyle yırtıyordu. Bunu da çekiştirdi, yırtarak parçaladı Fatih iyi bağırdı, Şirin’i fırçaladı. Elbise Dar Gelince Şirine çok aktifti daha gebe kalmadan Neşeliydi, mutluydu, böyle kilo almadan. Aynı manken gibiydi: Uzun boylu, bel ince Giymeye çalıştığı elbise dar gelince: -“Kalk, şu insanlara bak, etrafını gör biraz Git de yenisini al, buna sığman zor biraz!” Patlak yere kemeri bağlıyordu bir yandan Kendine üzülüyor, ağlıyordu bir yandan. Küçümsenen Şirine ağlayıp oturuyor Aylardır aynı sahne tekrarlanıp duruyor. İyice gına geldi yinelenen oyundan Fatih de bunalmıştı, memnun değildi O’ndan. Sevgiyi Tüketmişler Bazı bakışlar vardır kurşundan daha beter Bazen öldürmek için yalnızca gülmek yeter! Her fırsatta Şirin’i sözle hırpalıyordu Bazen O’na bakarken sırıtıp gülüyordu. Tüketmişler sevgiyi, saygıysa devriliyor Yan yana gelmesinler dilleri sivriliyor! -“Kendini sorgulayıp, çok mu yiyorum desen Daha az sinirlenip biraz daha az yesen…” -“Uyan bir tane vardı, şu kokteylde kirlendi.” Şirine ağlayınca Fatih Bey sinirlendi: -“Ne gönlümü ısıtır, ne de yağabilirsin Bundan sonra harala ancak sığabilirsin!” Şirine Hor Görülüyor Aşk evliliği yapmış şimdiyse pişmandılar Aşktan vazgeçtik sanki eş değil düşmandılar. Fatih yabancılaşmış O’nu hor görüyordu Kavgaların şiddeti artarak sürüyordu. -“Senden geçti bir tanem, iyice tembelleştin!” -“Sanki sen aynı mısın, sen de biraz kelleştin!” -“Neden kızıyorsun ki, yemiş yemiş dolmuşsun Hiç aynaya baktın mı, inek gibi olmuşsun!” Bir süre uzaklaşıp kısa bir tatil yaptı Yanlış bir eş seçerek doğru yoldan da saptı. Çok rahat defalarca; utanmadan, arsızca Aşkını ilan etti portalda pervasızca… Şirine’’nin Vazgeçemedikleri Tatil çözüm olmadı O mutfağa dadandı O’na göre kilosu havadandı, sudandı. Ne bulursa yiyordu, yedikçe şişiyordu Kiloları yüzünden O’nla didişiyordu. Havuzunda yüzerken ancak huzur buluyor Hemen yüzme sonrası öksürüp boğuluyor! Yine de vazgeçmiyor astımlı ciğeriyle Hiç haberi olmadan iş pişmiş diğeriyle… Vazgeçemedikleri bir de masa tenisi Fatih’e yetiyordu sevgilinin yenisi! Bir alçakla evliymiş Allah’ın işine bak O’nun yaptıklarına boyun eğişine bak! Bir Telefonu Yoktu! Fatih çok değişmişti Şirin göremiyordu Kitaplar sıkıyordu, hiç bitiremiyordu. Yarıda bırakıyor kitabın her birini Çünkü parasız uğraş sıkıyordu Şirin’i! MEB görevi yetmemiş bir de yaz okulları Bir daha iflah olmaz şaşırtmasın kulları. Kimi parayla sınar, kimini yoksullukla Kimi açlıkla sınar, kimini de bollukla… Nasıl yaptıysa bilmem; malı, serveti çoktu Çok zengin ama yazık bir telefonu yoktu! Konuşurken sürekli bir hesap görüyordu Şirketi kontörleri kotayla veriyordu. Doyumsuzluk Belâdır Dargınlıklar başlatan çok uğursuz bir gündü Şirine yaklaşınca Fatih sırtını döndü. Aylardır özlüyordu, yakın olamadılar İsteyerek sevişip huzur bulamadılar. Sırılsıklam aşıktı Fatih’e deli gibi Gözyaşı akıtıyor ilkbahar seli gibi. Basketbola dönecek yirmi kilo atarsa Fatih’i kazanacak planları tutarsa… Doyumsuzluk belâdır, zenginlik huzur vermez Parayla sevişenin gözü başka şey görmez! -Parayla dost olanın gözü başka şey görmez!- Saygıyı da yıktılar, sonunda koptu ipler Çıkar için herkesi harcar böylesi tipler! Şirine Bunalımda Boşalma ihtiyacı bunalım yaratıyor Doyrulmayan cinsellik çareler aratıyor! Yarım kalan kitaplar bir çare olamadı Şirin yalnızlığına bir çözüm bulamadı. Arayışlar içinde denedi sanalları Dergilerle internet ve tv kanalları… Beynine giriyordu, körüklüyordu O’nu Her şey aleyhindeydi yoktu derdinin sonu! Kumruları seyretti Şirin parkta yürürken Düşünce dışa vurdu birden durup dururken: “Keşke tavuk olsaydım!” Dedi kendi kendine Fatih’i özlüyordu, bunalımdaydı yine. Ali’yi Kıstırıyor Şirin kocasızlıktan sürekli sıkılıyor Ali ise sanalda sanatsal takılıyor. Cinsel dürtülerini yazarak bastırıyor Şirin gece yarısı köşeye kıstırıyor. Kontör hesabı yapıp iki defa aradı Sitenin iç mesajı Şirine’ye yaradı. Mesajların ardına saklıyordu sesini En sonunda öğrendi MSN adresini. O bir sosyal danışman çözümledi Ali’yi Açık saçık konuşup oyaladı deliyi! Sevgi sözcükleriyle iyice hazırladı O’nda sönmek bilmeyen bir ateşi harladı. Cumali Cumalioğlu 28.12.2008 – 10:10 |
Bu bölümü okumuştum sanırım dışardan okudum.
Yorum bırakmamışım......
yine çok güzeldi.....
Tebrikler ve saygılar........