Şirine Kaza Geçiriyor - Furkan Bebek öyküsünden...
Ebru’nun Aldanışı
Ebru’nu gizemine insan aklı ermezdi Bir kapalı kutuydu hiç sırrını vermezdi. Kız kıza bir sohbette gizemini O çözdü Ebru’yu kandıran söz acep nasıl bir sözdü? “O seni çok seviyor aranızda kalamam Kimsenin kalbindeki mutluluğu çalamam! Ben gidiyorum ama Şirin sana gelecek Şirin Kız seni benden daha fazla sevecek.” O’nu üzmemem için ısrarla rica etti “İkinizi de sevdim, kıyamam” deyip gitti. Şirine kaybolunca O’na çok gücenmiştim Sabır ile bekleyip öfkemi de yenmiştim. Nefretteki Sevgi Bilmese de Fatih’i çekici olduğunu Kendisinin de artık sevgili bulduğunu, Fatih’ine bildirip ardından da kayboldu Artık her ne olduysa kazadan sonra oldu. Bana yazdıklarını Fatih’e okutmuştu Kendini ispat için yanlış bir yol tutmuştu. Şirin’in nefretinde büyük sevgisi vardı Aşkı uzaklaştıkça nefret edip kızardı. Şirine’yi terk edip önce Fatih gitmişti “O’ndan uzak dur!’’’ diye beni tehdit etmişti. “Sana söz söyleyemez, hiçbir hakkı yok buna Tehdit neymiş görecek, ben soracağım O’na!’’’ Acılar Da Tükenir! Yarın ne getirecek bugünden belli olmaz Acılar da tükenir, hiçbir şey aynı kalmaz! Her şeyin bir sonu var, güzel şeyler de biter Ne geçmiş unutulur, ne de anılar yiter. Bitmeyecek mi sandın o zevk dolu geceler Topraklara karıştı, çiçek oldu niceler… Gökyüzünde yıldızı, denizlerin kumunu Farklı gibi düşünme, sakın unutma şunu: Aldığın bütün hazlar, çektiğin acı bile Birbirinden doğarlar sözümde olmaz hile. Sözüm yiğit sözüdür, özüm Yama Dağlı’dır Görüp bildiğin her şey birbirine bağlıdır! Sözde Hesap Soracak! Kimsenin tatmadığı sevgilerle saracak Tehditkâr Fatih’inden sözde hesap soracak! Hem canımı kopardı, hem sözünde durmadı Birdenbire kayboldu hiç arayıp sormadı. Yaşamsal bir zamanı, her şeyin bir ömrü var Canımdan çok sevdiğim Ebru Kız’ın emri var: İnanmış mıydı O’na “bekle” diyerek gitti Ebru’nun öyküsünün sonu gelmeden bitti. Gerçek gibi söylerdi inanmadığı şeyi Sonunda villasından kovmuştu Fatih Bey’i. Portal sarsılıyordu aşkının şiddetinden Zorla kurtulabildi Şirin’in hiddetinden! Karanlık Ve İhanet Binbir türlü karmaşa, beklenmedik olaylar Karanlık, hain için ihaneti kolaylar! Gece daha huzurlu, gündüz daha karanlık Fırsatını kollarlar dalgın olma bir anlık. Aydınlıkta ihanet sahte dosta göredir Sırlarıyla karanlık; hain, puşta göredir! Tedbirini alırsın, tehlikeyi sezersen Yanlışları önlersin, karanlığı çözersen! Karanlıkta etrafa fazla dikkat edersin Ölen canlılar için yaşam biter mi dersin? Karanlıkta ışığı, ölümdeki yaşamı Görebilenler için yas tutması boşa mı? Cumali Cumalioğlu Geceye Sızmış Biri O’nun en zor gününde arkamı dönmemiştim İlgi, sevgi göstermiş asla ilenmemiştim. Ebru’nun yardımıyla sabredip beklemiştim Takvimleri tüketip güne gün eklemiştim. Öfkeliydi, hırslıydı, inanmıyordum O’na Yalanları getirdi O’nu böyle bir sona! Şirin öç almak için hainlikler kurarken İntikam ve nefretle kafasını yorarken, Geceye sızmış biri: Sessiz, hain, karanlık Hiç pişmanlık duymadı, bir kerecik, bir anlık. Saklanmasından belli kötü bir şey yapacak Bu işi başarırsa elli bini kapacak! Bir Hain Yarasa Nasılsa kurtulamaz yüklenen bu pis işten Hoşlanmıyor olsa da bu angarya gidişten… Dolanıp duruyordu aracın etrafında Bu ikiyüzlü şeytan şimdi kimin yanında? Ayak parmaklarında endişeler, tasalar Avının peşindeki şu hain yarasalar… Gecenin bu vaktinde bu adam neyin nesi Çok sinir bozucuydu yerdeki gazel sesi. Duyduğu hışırtılar O’nu strese soktu Gecenin seslerinden başka hiçbir çıt yoktu. Etrafta hiçbir ses yok yarasalardan başka Zamanı kalmamış ki, ne sevgiye, ne aşka! Bakışlar Çakışıyor Zıtlıklar aldatmasın, beyazla kara bile Birbirinden doğarlar, sözümde yoktur hile; Aldığın bütün hazlar, çektiğin acı bile... Göz göze geldi bir an Şirine Fatih ile: Kendini tutamayıp bir kez şöyle bakmıştı Onları yakıştırmak yüreğini yakmıştı. Şirine’yi zorlayan kaçamak bir bakıştı İki düzenbaz ne çok birbirine yakıştı. Bu tanımsız acılar Şirine’yi yormuştu Yüreğine işlemiş, mideye oturmuştu. Aniden kalakaldı, sonra zar-zor yürüdü Yeniden nefret doldu, gözünü kan bürüdü. Geleceğe Hazırlan Nefret öldürür seni, öfken kendi düşmanın Ne yararını gördün öç peşinde koşmanın? Hırsına yenilmeyen güvendedir her zaman İntikamcı insandan sakınmalı, el-aman! Furkan’ın sağlığına neden olan kazancın Ömür boyu sürecek yüreğinde bu sancın. Bir yudumluk sevgiden daha başka ne bekler Çocuklar sevilmeli, yaşamalı bebekler! Kendi uçurumunu göremeyen insanlar Kaybının değerini elden gidince anlar! Gündüz geceye gebe, gece yeni bir güne Geleceğe hazırlan, boş ver tükenmiş düne… Şirine Pusuda Yine astımı artmış, sararmıştı, solmuştu Konuştuğu herkese öfke ile dolmuştu. “Ebru’ya ne demeli, Ali’ye ne yazmalı Ebru’yla arasını nasıl edip bozmalı? Bu uğursuz ilişki ince yerden kopmalı Sena’yla uğraşamam başka bir şey yapmalı.” Aylar süren nefreti, acısıyla çökmüştü Sürekli plan kurup gözyaşları dökmüştü. “Zamanı geldiğinde O’na da ders vermeli Ama her şeyden önce Fatih beni görmeli!” Okuldayken bütün gün bunları düşünmüştü Kimsenin bilmediği bir pusuya sinmişti. Kafası meşgul iken Fatih’in Sena’sıyla Kendine geldi bir an gür bir korna sesiyle… Şeytanı Dürtmüş Gibi Ölüme gider gibi aracını sürerken Yönü tutturamadı anayola girerken Aklı karmakarışık iyice bunalmıştı Yüreğinde sadece nefretleri kalmıştı. Dalgınlık rekorunda en önde gidiyordu Yanlış tarafa sapmış ters yönde gidiyordu. Hidroliği boşalmış, tutmuyordu freni Görmüş olamazsınız böyle araç süreni. Yüklendiği stresle öfke, nefret dolmuştu Üstüne gelen kamyon Azrail’i olmuştu. Şeytanı dürtmüş gibi aniden sola döndü Alev gibi bakışı kendi kendine söndü. Şirine’nin Paniği Ani bir hareketle anayola sapıldı Hemen ölecek gibi bir dehşete kapıldı. Sıyırıp geçti O’nu arkadan yük kamyonu Böyle mi gelmeliydi bir hainenin sonu? Umutsuz, umarsızca tanrıya yakarıştı Acısıyla paniği birbirine karıştı. Hayatında ilk defa acıdı kendisine Ölecek miydi şimdi, burda pisi pisine? Kin ve nefret yüzünden Şirin’in çektikleri Benim ahım olamaz, kendinin ektikleri… Ebru benim baş tacım; sultanımdı şahımdı Şirine’nin son sözü: “Ya Rabbim, Allah’ımdı!” Zorla Güzellik Olmaz! Otosuna bindirdi sağdaki diğer araç Kuştüyü yatağında git de kendine yer aç! Bir daha sola kırdı, ters döndü lüks aracı Dizlerden ciğerine saplandı müthiş acı. Bir çığlığa dönüştü yüreğinde ses verdi Hiç aklına gelmedi, anımsamadı Mert’i. Beyninde çınlıyordu Ali’nin son sözleri Kurşunlardan beterdi, geçmeyecek izleri. Onuruna dokunmuş, O’nu küçümsemişti “Zorla güzellik olmaz!”’ “Bana gelme!”’ demişti. Israrcı davranması fevkalâde anlamsız Yüzlerce şey demişti, anlamıyor ki, gamsız! Beklenmedik Bir Anda… “Ben seni sevmiyorum, gitmese de hoşuna Bir malzeme olursun, çabalama boşuna! İstenmeden gelirsen bir mala dönüşürsün Benimle olsan bile yalnızlıktan üşürsün!” Ali’yi kullanırken büyük zevkler tatmıştı Aracı takla atıp şarampole yatmıştı. Airbag açılmamış, O sıkışıp kalmıştı Hiç beklenmedik anda ölüm kapı çalmıştı. Derin yarılmış alnı, kırılmıştı dizleri Fatih’in dönüşünü görmeyecek gözleri. Aşıktı Fatih’ine sevmeye doyamadı “Allah’ım kurtar!”’ dedi başka şey diyemedi. Cumali Cumalioğlu 17.01.2010 - 20:40 |
kaleme selam olsun..