Şerr-i ülfet YanığıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın " en fazla bir yıl sürer yirminci asırlılarda ölüm acısı" NAZIM HiKMET
sağır bir yaşam el koyunca gözde tüten yarınlara hayallere şehlâ bakan Meryem gülüşlü kor gece düşlerden kalkılıp kâbusa uyanılan bir günde aşifte ruhlu yalanlar eklenince gizlilere çekilince kuyunun suları ve yakılınca Roma’ lar öfkelerde sıkılır canlar bir nefeslik bedenlerde olunca kocaman dünyalar dar sevenlere kuruyunca goncalar dallarında körpe kopunca küçüğü kıyametlerin solunca çiçekler zamansız ellerde ve sönünce ferler umuda gebe gözlerde kararır şehirler çift ruhlu zihinlerde hep yarınlara saklanır yüzü soluk hayaller hep uzaklar koyar içlere küskün umudu bugün de heder olan dünün öcü alınacakken geçmişten dilleri düğümler sabır, mükâfatı uğruna ve gözlerdeki teamül susturur bir mazlumu insanın büyüdükçe dünyanın küçüldüğü anlarda dünün günah/kârı bugün kaybolmayı yeğlerken gözlerden ardında bıraktığı harabenin farkındasızlığında bir fincan kahve aşkına kırklanmış hatırlara ve telve karasında saklı öksüz bahtlara kurulur zamanlar - aslında ne kadar uzaklaşabilir ki insan kendinden ne kadar gizlenilir dört yanı ayna duvarlardan ne kadar koyulur boş çerçevelere donmuş anılar ve ne kadar teselli olur saklanan yedi renkli uçurtmalar - derman arar sayfalar feri sönmüş gözlere yaralara mürekkep basan Hayyam şiirler kanamalara kalem tutan şairler yetişir imdadına yüreklerin ağır aksak şiirlerin mürekkebi içilir sözlerde kalemi tutulur o şairlerin mecalsiz ellerle gömüldüğü topraklar bile anlamaz derdini insanın el değmemiş maviler aranır gökyüzünde gün doğmamış geceler hedeflenir sözlere söz gümüş ise sükûnun vereceklerine tamah getirir insan tüm çaresizliğiyle.. etrafını aydınlattıkça kendini yakan mum misali yandıkça gözlerden kayan yıldız hali kaydıkça ellerden ahd-i cemali çizildikçe bileğine gül tırnaklı körpelerin kaderi bezgin düşer ümitler, misl-i külfet gibi.. en nihayetinde toprağın karası öperken ak gerdanları okunurken dualar yanmış fotoğraflara silerken melekler a/kan gözyaşlarını tuz basar yürü(tüle)meyen fikirlerin kötürüm sancısı akla beyhude avuntular bozar bekâretini matemin sayfaları rüzgârda uçuşan kısa hikâyenin sönmüş şimali belirir aynalarda kararır tüm sokak lâmbaları durur hayatı g/ecenin ve ağlar şehir yitik akıllarda zaruri mağlubiyetine mağduriyetin.. bu şiir belgeli müebbetlerin kararı yazgılarda tesadüflerin beklenmeyen anında süregelen şerr-i ülfet yanığından inatla düşmeyen üç elmanın duldasında vuslatı sayıklayan âşıklar diyarından sessiz bir yolculuk maveraya ... özetler sancıyı efsane şairin kalemi; ... 4 Kasım/ sancısı .. |
kalimeranın bu güzel yorumunu ve güne yakışmış güzeliği
affola
serbest şiir çizgisinde iyi bir işçilik var
eyvallah ..