17
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1448
Okunma
kaç çocuk maviye ve yeşile baktı gözlerinde
el salladı içinde
kırmızı ruganlı fahişe oldun
gülüşün resmini çizemedin kurumuş bahçelere
uçurtmaya verdin düşleri
hiç bilmediğin sokaklardan geçtin
lili marlen duruyordu lambanın altında
nesnelerin sahneye indi çoğul kelebeklerin
güneşi açtırdın eteklerinde
sonra düşürdün uçurumdan
hüzünlü iğnelerin tenine sonsuzluğu dikti
bazen eylüldü yüzün
her akşam gün uçurdun tesbih ucundan
gün kondurdun yeniden
tellerdeki kuşlarla
ah değirmenler nani’m dedin
hatıraları öğüten zamandı
çekip gidemedin seranderlerin altına
patikada yürüyen çocuk büyüdü
çalkantılı denizin yakamozu
ayazın vurduğu karayemiş
huzursuz bulut gökyüzünde
hummalı hastalık
yapraklara serili gözkapakları
zamansız duraksamış dünyanın şaşkın insanı
tabutun içindeki göktaşı
çığlık –çığlığa
kalbindeki yansıma
mah ile söyleşen toprak su ve ateş
gitme uzaklara deli kız
gökyüzündeki kuşların dansını gözetler
bir ağacın tekliği
birazdan söndürür mumlarını kent
sessiz mezarda uyursun
haberci kuşlar bildirir bulutlara
telgrafın tellerinde hanımeli kokularını
Uyumazsın yağmurda boncuk sıraladın yıldıza
kirpiğini tuz kuruttu
rüzgâra verdin kendini
uzun bir yolda kar yağdı hafifçe
beyaz tül içinde kalabalıkları görmedin
söz düşmedi tek kelime
sessizlik sığınağında şiir doğurdun
Aysu
5.0
100% (19)