RÜYA
Bir çığlık astı göğün duvarına
Kan damladı tavandan Düşmeden yere, büründü siyaha O bile dayanamadı gördüğü günaha Bir kuş, yanına kondu Nefesiyle yaraya, kanadıyla kana dokundu Boynunu büktü “Hoş geldin” diyemedi Sessizliği yarasından daha büyüktü Öteledi her geleni ve erteledi bekleneni Kaç gün bırakmıştı geride? Bilmiyordu! Nedense beklediği değil, hep beklenmeyenler geliyordu Yoruldu, çok yoruldu Ne zamandır pusluydu bu pencereler? Kim koymuştu saksılara tarla çiçeklerini? Söktü bütün perdeleri, açtı camları Baktı güneşe Elleri uzadı, uzayabildiğince Dokundu, eridi titreyen parmakları Her şey nara, nar ara büründü Düştü avuçlarından sözü Sözünün içinde kaybolurken gidenin yüzü Çiçekler selamladı tarlaları Toprak ne güzel kokuyordu Girdi koynuna uyudu Hayaliydi rüyası Bir gül açıyordu üstünde Gülümsedi, sesi büyüdü yarası küçüldü Beklenen gelmedi Rüyasına kandı Geldiğini sandı aldandı Bir daha uyan(a)madı İHSAN TURHAN |
Elleri uzadı, uzayabildiğince
Dokundu, eridi titreyen parmakları
Her şey nara, nar ara büründü
Düştü avuçlarından sözü
Sözünün içinde kaybolurken gidenin yüzü
Çiçekler selamladı tarlaları
Toprak ne güzel kokuyordu
Girdi koynuna uyudu
Sessizlik bundan sonrası .Derin uykulara dalana hürmet.
Saygıyla.