Kıymık Batımı
Yaşamak! Geçmişin sancısında
Kırbaçlanmaktır kimi zaman.... Ve o zaman..... Dağ gibi üşüşüyor kesik kesik çığlıklar ardında hatıralar Yaşama düşüyorum ansızın cinnet sonrası Ellerimde nisan anıları Katık yapılmış resimlere şebnem şebnem gülüşler... Şahdamarım kırbaçladıkça Gözümün nuru kan ağlıyor Bulutlar yoldaş oysa Turnalar seğirirken semada... Kiraz mevsimi el uzatımı zamanda Kulağımda küpeler Kiraz saplarından.. Annem sesleniyor İn o ağaçtan! Anılar! Kulağımdan tutup Ceza veriyor tek ayaküstü ah’lara... Annem göğsümde büyür hasretle Yoruldum! Dilsizliğim çocukluğumun tanığı Yalnızım yine anne... Kayalara vuruyor vakitsiz ağrılarım Ucu yırtık kelamların dilinde ters yüz üşümelerim Rüzgârın sırtında ala borayım... Yanılgıların enkazında umutlarım Başı darda ki sorma anne Kıymık batımı sancılar çoğalmakta Yüzün gözümün önüne geldikçe Başlar senli sızlamalar... Neredesin anne! Güneşin yoksunluğu varken gökyüzünde Haber gönderecek turnalar kaçmış seherden Gözyaşları çareyse eğer Kaç ağaç büyümüştüm kim bilir Lakin toprağa sarılsam da Fırtınada baş edemezdim Zehirli sarmaşıklarım varken... Biliyorum, Kundaklarım yırtık Ninnilerim yitik Babamın Yeşil gözlerinde sükûnetim Kement atılı yollarında uğrağım mezar taşı Kuru bir dua ile seslenişteyim... Acı çekiyor şimdi yüreğim Çocuk olmak istiyorum anne Dizlerine yatıp nasırlı ellerinden öpmek Bölük bölük bölünen yaşlarla Sana sığınmak istiyorum... "Ah ağlamanın vakti geçti ne çare" Tebessümler şirk biçare dudaklarda Büküldü kametim Avazım çıktığı kadar susarım ,dilsizim şimdi anne! Not: Sayın Mustafa Zorlu Beyefendiye teşekkür ederim... |
Kalemin kıvraklığı ve yürek kesiciliği hakkında tek bir kelimeye gerek olmadığını bilirim, yorum da ona keza.
Gönülden tebrikler.