Belki...Belki, belki, belki… Bir sürü belkiler kullandım kurduğum cümlelerde… Bir kıza gönlüm kaydıysa, belkiler de hemen cümlelerimin gelmişine kaydı… “Belki sevgilisi vardır… Sevgilisi yoksa bile, belki sevdiği vardır… Sevdiği olmasa da, belki benden hoşlanmaz… Hoşlandığını sayalım, belki hayatında birisinin olmasını istemiyor…” Belki başkasına açılırım diye diye; taa bu yaşa kaldırdı attı beni seneler… Ee kolay değil, koskoca belki bu. Söyleyemedim bu kelime yüzünden birçok bildiğim doğrumu… “Şimdi orda yanlış yaptığını söylersem, belki o üzülür… Üzülmezse bile, belki arkadaşlarının içinde küçük düşer… Küçük düşmese de belki özgüvenini kaybeder… Hem belki ben yanlış da biliyor olabilirim…” Belki daha sonra söylerim diye diye; taa bu güne savurdu attı beni seneler… Bir ben savurup atamadım bu beklileri, Ve onlar da bir tek beni bırakmadı belki… “Onu kesinlikle affetmeyeceğim! Kesin konuşmasam mı? Belki sinirim geçtiğinde daha iyimser düşünürüm ona karşı… Hem belki isteyerek üzmemiştir beni ha? Belki gelir özür diler…” Belki özre gelir diye diye; taa bu kadar yıl bekletti beni seneler… Kırmamaktı kimseyi amacım. Belki de hep bu yüzden ben kaybeden adamım. |