Ben yine çocuk olmak istiyorum...Üç dört yaşlarındaydım henüz… Annem bir taraftan elişi yaparken, Öte yandan, çaktırmadan beni gözetirdi hafiften… Çok küçüktüm, düşersem acıtırdım bir tarafımı. Hem daha adam yerine de geçmiyordum! Annemden çok duyardım: “Ohoo! Bizim oğlan büyüyecek de, adam olacak da...” lafını. Günler ay oldu, aylarda birikti yıl oldu. Ve seneler ne kadar çabuk geçti değil mi anne? O zamanlar hatırlar mısın, saçımı sıfıra kazıtmıştın, Daha gür saçlarımın olması için? Seyrek saçlarım gürleşmişti, ne kadar da şirin çocuk derlerdi benim için. Şimdi ben eskiye geri mi dönüyorum anne? Saçlarım tekrar seyreliyor ve artık kazıtsam da gürleşmiyor. Çocuklaşıyor muyum? Ama artık eskisi gibi şirin bir çocuk değilim ki! Artık güzel ablalar gelip yanağımdan fıstık almıyor. Yolda gördüklerinde yaşlı nineler şeker de vermiyor. Yoksa… Yoksa yaşlanıyor muyum? Hem artık çocuksu neşem de kalmadı. Senden çok duyardım: “Keşke bende senin gibi çocuk olsam, Senin gibi hiçbir derdim, sıkıntım olmasa.” sözünü. Ben de kullanmaya başladım bu cümleleri. Parkta tüm dertleri kaykayda kayınmak, Ya da salıncakta sallanmak olan çocukları gördüğümde; Keşke benim de tek derdim bu olsa diyorum. Önceden günler çok uzun gelirdi bana. Şimdi ise günler ne çabuk geçiyor. Bak aklıma geldi ve yine gülüyorum. Küçükken yalan konuşurdum yaşımı soranlara... Her zaman iki ya da üç yaş fazla söylerdim yaşımı… Hemencecik büyümek isterdim. Boyumun uzamasını, sesimin kalınlaşmasını, İşte ne biliyim babam gibi aynanın karşısında sakal tıraşı olmak isterdim. Tuvalette büyük amcalar gibi ayakta işemeyi bir şey sanardım. Büyükler gibi pantolonumum arka cebinde cüzdanım olsun isterdim. İsterdim işte… Babam gibi uzun olmayı isterdim ve de güçlü. Hep bilek güreşi yapardık babamla, Mahsuscuktan yenilirdi babam bana… Bir sevinirdim ki sorma, mahallede arkadaşlarıma bile söylerdim: “Ben babamı yendim.” diye. Şimdi babamdan daha uzunum ve de güçlü. Şimdi ise babam benle bilek güreşi yapıyor, ben mahsuscuktan yeniliyorum. Bu kez babam çocuk gibi seviniyor ve her defasında anneme: “Bak oğlunu nasılda yendim.” diye tekrarlıyor. Artık sevinmemeye, mutlu olmamaya başladım. Oysa orta okula gittiğim sıralar büyüdüm diye mutluydum. Bir kız ayarlamam gerekiyordu, Ee orta ikiye gidiyordum ve mahalledeki abiler soruyordu: “Lan ne yaptın, hala ayarlayamadın mı bir tane?” diye. Kaçar mı? Hemen o hafta, karşı sınıftan bir kızı ayarlamıştım. Kız ayarlamak vardı o zamanlar, şimdi ise buna çıkmak diyorlar… Boş kavramları insanlar her geçen gün daha da süslüyorlar. Neyse… Kız arkadaşım oldu, büyüdüm sandımdı, taa ki mahalleden abiler: “Öptün mü lan kızı?” sorusunu sorana kadar. Demek ki büyümek için kızı öpmek gerekiyordu. Ertesi gün aniden öptüm kızı. Öpmemle kızın ağlaması bir oldu. Niye ağlıyorsun diye sorduğumda: “Ya hamile kalırsam, ben henüz buna hazır değilim ki salak” demişti. O kızdan sonra birçok kızı öptüm, hayret öpmeyle hamile kalan hiç olmadı. Bir arada çalışmam gerektiğini düşünüyordum. Eve ekmek getirmem gerekiyordu, Babam büyüktü, getiriyordu. Demek ki büyümek için para kazanmak lazımdı. Simit satmaya başladım, bir ara çaycılık yaptım. Sonra matbaa da çalıştım ama matbaa pek sarmadı. Patronum çok emir veriyordu ve ben bu durumu hiç sevmemiştim. En iyisi simit satmaktı, Kendi işinin patronu bu olsa gerek diye düşünmüştüm o zaman. Güçlünün güçsüzü ezdiğini Ve hayatın acımasızlığını da o zamanlar anlamıştım. Bir gün simit satarken; Benden büyük bir simitçi bir güzel dövmüştü beni. Sebebini sormama fırsat kalmamıştı, kendisi tekme atarken söylemişti. Orası onun çöplüğüymüş, kendi çöplüğünde sadece o simit satarmış. “Çöplükte simit satılır mı aptal?” diye gülmek istemiştim eve giderken, Ama her tarafım ağrıyordu ve acılar gülmeme izin vermemişti. Acıların gülmeyi engellediğini o zaman anlamıştım işte anne. Şimdi ise her bir şeyi iyice anlamış durumdayım. Şimdi yaşımı soranlara iki üç yaş küçük söylesem; Yalanı mı yerler mi anne? Ben yine hep gözünün önünde olsam. Sen öyle derdin küçükken. “Gözümün önünde ol, bir yerlere kaybolma!” diye tembih ederdin. Ben yine çocuk olmak istiyorum. Gereksiz yere güler ya çocuklar, işte öyle gülmek istiyorum. Yine sokak aralarında top oynamak, Komşunun camını kırdığımda kaçmak, Mahalledeki kızlar seksek oynadıklarında gıcıklığına oyunları bozmak istiyorum. Çocukluğumda yaptığım bu çocukluklar; Şimdi bana ne kadar da zor geliyor anne! Erkan Gerenlik |