BİR YİĞİDİN DESTANIBu nasıl bir savaştı kesti bütün nefesi Yedi kattan duyuldu gülle ve tüfek sesi Her canlının başına gelen ölüm zamansız Bu bir lisan-ı aşk ki çözülmesi imkansız Zaman zifiri gece duruyor sanki saat Kan akıyor topraktan açan güllere inat Vadiler, dağlar, yollar... her yer ceset yığını Bütün tarih kan ile yazıyor bu zamanı Analarda gözyaşı bütün çehreler donuk Marmara, üzerinden kan döker oluk oluk Bir yiğit Mehmetçiğin karşısında bin düşman Ama her Mehmetçiğin gönlünde sonsuz iman, Bu imanla bu vecdle duruyor Çanakkale Kutsal topraklı vatan verilmez yaban ele Çanakkale ağlıyor, Çanakkale yorulmuş Boğazdan akan sular korku ile durulmuş Vahşete şahit oldu binyıl sonraki nesil Ey yüce Çanakkale’m kalkta gözyaşını sil Marmara’nın bağrında oluştu kandan bir göl Askere emir geldi: "Git ve şerefinle öl" Bu askerler içinde vardı koca bir yiğit Yüreğinden cennete gider bir nurlu geçit Balıkesir’den çıktı yüreği mert bu adam Onun aşkı vatana yüreğinde hep bu gam Dev bir gülle vardı ki, içinde vatan saklı Seyit gülleyi aldı durdurdu bütün aklı Seyit’in ellerinde bu vatanın kaderi Koca seyit vermedi, vermeyecek bu yeri Düşman artık ne yapsa bundan gayrı nafile Seyit’in sırtladığı bu büyük gülle ile; İngiliz’in en büyük gemisi de yıkıldı Boğazın üzerine Türk bayrağı takıldı Gül kokulu Marmara Seyit’e gülümsedi, "Sen ki koca bir yiğit hakkın ödenmez" dedi Çanakale ağlamış, Çanakkale’m sefildi Seyit Çanakkale’nin gözyaşlarını sildi Erol KONUR |