KIYISINDAN YAŞAMAK HAYATI
Ucundan yaşıyorum, kıyısından hayatı,
Uzağım insanlara, kavgalara yabancı. İçimde mahfuzlanır suskunluğun feryadı, İsyanımı bastırır ruhuma dolan sancı. Var olduğum dünyaya ödüyorken vebali, Rüzgârıyla savurdu, hayatın gamsız hali. Kayıtsızım yaşama, kayıtsızım dünyaya, Ne bedenim canlıdır ne ruhun farkındayım. Dudağıma tebessüm ulaşılmaz bir rüya, Varlığından muzdarip kimsesiz bir adayım. Güneşi göğüslerken dil susuyor anında, Fırtınalar kopuyor gönlümün limanında. Yığın yığın insanlar varlığımdan habersiz, Beni bir tek çöllerde açan çiçekler tanır. Ellerimde boşluklar, ıslak gözlerim fersiz, Aynalara yansıyan yüzden, yüzüm utanır. Kendi halinde durur ne varsa bana ait, Gecenin koyu rengi yalnızlığıma şahit… Bedenim bir hayale, bir bilinmeze akar, Yalnızlığın özeti gözlerimden okunur. Yürürüm elim cepte, gözlerim yere bakar, Esen rüzgâr hüzünle saçlarıma dokunur. Yüreğime savurur acıyı ılık ılık, Bir diyara giderken diğerinden ayrılık… Bahar gelir, nisanda serin yağmurlar yağar, Ne güneşi beklerim ne gönlümde açar gül. Sessiz geçen seneler yalnızlığımı boğar, Her an isyana gebe, içimde susan bülbül. Suskunluğum kendime, kimselere yok ahım, Senelerin önünde diz çöken bir seyyahım. Denedim olduğunca denedim yaşamayı, Umutla beklediğim hayallerim de oldu. Büyüttüğüm rüyaya şahit ederken ayı, Biriktirdiğim düşler hayat ile boğuldu. Gönlümden yıldız yıldız dökülürken elemim, Aşk ile dile gelir, hüzün yüklü kalemim. Yaşadığım hayatı uzaktan seyrederim, Yalnız dünyaya değil kendime de uzağım. Ruhumun üzerinde dolanırken kederim, Kendimi vurmak için kurulmuş bir tuzağım. Yalnızlık bulutuna yüklenen soğuk karım, Gözlerimde toplanır, gözlerimden yağarım. Belki yaşamak vardı ortasında hayatın, Belki bir hayal kurup dalardım usul usul. Belki yürümek vardı rotasında hayatın, Mutluluktan gözyaşı salardım usul usul. Konuşmayı denesem dilde kalırken sözüm, Yorgunluğu resmeder boşluğa dalan gözüm. Ucundan yaşıyorum, kıyısından hayatın, Aşk neydi, yaşam neydi, hepsini unutmuşum. İçinde kavrulurken sessiz maneviyatın, Gözyaşı ateşiyle gülleri kurutmuşum. Geleceğin hüznüne şahit olurken rüyam, Kendi halinde öyle dönüp duruyor dünyam. |
Yorgunluğu resmeder boşluğa dalan gözüm.
Ucundan yaşıyorum, kıyısından hayatın,
Aşk neydi, yaşam neydi, hepsini unutmuşum.
İçinde kavrulurken sessiz maneviyatın,
Gözyaşı ateşiyle gülleri kurutmuşum.
Geleceğin hüznüne şahit olurken rüyam,
Kendi halinde öyle dönüp duruyor dünyam.
Mükemmel bir hece, duygular mükemmel işlenmiş, çok beğendim yüreğinize sağlık Erol hocam, gönülden kutluyorum değerli kaleminizi, sevgi ve umut ışığınız ebedi yansın, mutlu ve esen kalınız...
Selamlar saygımla
* * *