ÖYLECE GİTTİN
"Sen dertli bir karanfil ben garip bir sümbüldüm
Sen henüz açmamış gül, ben ise bir bülbüldüm" Gece semadan kaçıp yıldız sukut beklerken Saati yalnızlığa kurdun da öyle gittin Ben sevdanın yükünü yüreğime yüklerken Gözlerimin önünde durdun da öyle gittin Leyla’nın tokatını hırsla çakıp yüzüme Gözlerinden damlayan zehir akıp özüme Şirin’in bakışıyla son kez bakıp gözüme Ferhat’ın dağlarını yardın da öyle gittin Masal diyarlarında gülü bülbülden çalıp Karanfilin hüznünü yalnız sümbülden alıp Gönlümün sayfasına aşk diye külden kalıp Basarak, yüreğimi kırdın da öyle gittin Akan yaşı mendille hep sildiğimiz anda Nefesin karıştığı bildiğimiz mekanda Acıya karşı galip geldiğimiz zamanda Can alıcı soruyu sordun da öyle gittin Aşk, saf sözcükleri ekliyorken dilime İki damla yaş düştü bekliyorken elime Ayrılık acısını yüklüyorken belime Hasretini boynuma sardın da öyle gittin Gönül aşk bahçesinden henüz almadan demi Gözlerimdeki yaşın daha solmadan nemi Şairin ellerinde son olmadan kalemi Kırarak, ellerimi yordun da öyle gittin Bir melek sanıyordum meğer yanımda yılan Sen çekip gittin ama zehrin kanımda kalan Kıpırdamadım bir an namlun alnımda olan Silahını çekerek vurdun da öyle gittin Erol KONUR |
Hayırlı ramazanlar, selamlarımla.