İki Namlu Arasında...
Birgün
birgün gitmek istersin ya her şeyden uzaklara. hiç bir tanığın ve hiç tanınmadığın bir yerlere gitmek istersin ya ben gittim işte birgün sırtlayıp bütün eşkalimi... sonra sonra bir otel kapısında bavulum ve üzerimde renksiz bir gömlek az çok yüzümü yansıtır gibi yüzümü yüzüm ki bu aralar hiç bir kente sığmaz olmuş... sonra bir odanın kapısının önünde bahşişle alıyorum eşyalarımı ki kapıdan içeri adımı mı atar atmaz oda yüreğim kadar daraldı ve her şey üç adımlık ömürmüş gibi geldi o an bana... duvarlar duvarlar yüzüme özenmiş meğer öyle solgun, öyle grimsi içimin daralmasıyla pencereleri açıyorum sonra pencereleri perdeleri aralayıp uçsuz bucaksız bi gökyüzü açıldı sonrasında gökyüzü ardından yıldızlar ve ay daha saat on ikiye çeyrek vardı derken bir yıldız kaydı sonra bir yıldız daha sonra gözlerim gözlerimde yıldızlara özendi perdeler rüzgarın gelişiyle bir o yana bir bu yana dalgalanır yüzümü okşayaraktan ve öylece sabahlamışım ta ki güneş günaydın der gibi yanağıma usulca bir buse bırakıncaya kadar. sonrası bir ben birde sadık yalnızlığımla kol kola volta atmaya başladık bir ormanı yeniden keşveder gibi gölgeler gölgeler belirdi sonra yakılmış ve yıkılmış harabelerden yaşlıca bi adam (kürtçe) ne işin var senin bu topraklarda yetmedi mi bunca yaptıklarınız diye sitemde bulundu oysa ben kaybolmuştum kendi yalnızlığımla hiç bir şeyin farkında olmadan. doğrularak amca bu bu nasıl bir yangındır ki bütün bir ülkeye yas tutturmaz sanırım devriyeler evet devriyeler çevirdi birden her yanımızı içlerinden rütbeli biri seslenerek sen daha terk etmedin buraları be adam... amca bütün kederiyle, ben mi ? ben nasıl terkedebilirim dedelerimin asırlardır yaşam sürdüğü bu yerleri. bak mezarları mezarları bile ayakta hala bütün köy yıkılmışken. ben terk edemem onları... yaşlı adam öylece kaldı tabi ben soluğu karakolda aldım. . yaşamın çoktan çekildiği bu topraklarda iki namlu arasına sıkışmış bir hayat işte gitmekle gitmemek arası... Neyse yaklaşık üç saat sonra nihayet salıverildim ve bir an önce gitmemin benim için iyi olacağını tembihleyip kaldığım ote’le kadar bana eşlikte ettiler tekrar yalnızlığımı sırtlayarak aynı gün ayrılmak zorunda kalıyorum Diyarbakır’dan... aynı gün. gitmek isteyenle gitmeye mecbur bırakılan yolcularız işte bir birine aykırı istikametlerde de olsak sonuçta hep aynı yükü taşırız... |