Avuçların İçi Kan Alacası…
Avuçların İçi Kan Alacası…
Hayat oyunlarında çıkmaz sokakta topa vurarak gol atılmıyor. Sadece çürüyor insan bir başa, bir sona koşarak. “Kadınım” kelimesinden nefret ederek. Oysa bütün sokaklara buluşmak için isimler takardık… Bütün sokaklar buluşmalarımıza çıkardı. Şimdi ise vedalaşacak kadar, zamanımız olmadı… Ben seni seviyorum desem ne yazar bu kalem… Uzak diyarlardaki sevginin son sesi bu, bitmeyen tekrar tekrar çalan bir şarkı ile. Dönülmez bir geçmiş, set set duvar arkası, sonsuz bir özlem uzanıyor tel diken çitler, avuçların içi kan alacası, beyin düşünce girdabı, unutulmayan bir aşkın son sesleri tutuluyor. Feryatla inleme arası bir haykırış. Ve müzik durmuyor,durdurulmuyor, bitmeyen sevginin uzağına atlayış bu, göz diplerinde şimşek çaktıran, varlıkla yokluk, var olmakla kaybolmak, bir ormanda… Yangın var, yüreğim kan döküyor, gözlerim yarı kapalı. Sonsuzluk gezintisi gibi geçmiş. Hikâyeler aşka dair, var olmalıydıya dair. Kaybolunmamalıya dair, tutup bırakılmamalıya dair, ve kimsesiz öksüz sevgiye, bana dair… Bir kulak çınlaması bu kara bulutlara tırmanan, ve bulutlardan düşen seslere dair bu seviyordum seni demeler… Yangın çıkmazı bu ateş çemberi, içinde küllenilen aşka dair ve, yanan ben… GİTMELERİN ÇOCUK AĞLAYIŞLARI GİBİ PARÇALIYOR BENİ… DİYEN BEN… Bana dair bu unutulmuşluk hikâyesi, ve sana dair bu perdenin inişi, OYUN BİTTİ DİYOR MAİSTRO… Mustafa Yılmaz (İzmir_ çandarlı) |