DÜŞ KIRIĞIDIR BURALAR DARILMA ARASBana uzak olan diyarlara daldığım anlar, bir tahta kapı aralanır, paslı menteşelerin gıcırdayan sesinde… Derme çatma kerpiçten evin avlusunda Koşturur çocukluğum ve annemin sesi yankılanır kulaklarımda “yağmur yağacak koşun!! pestiller bacada nahır geldi ovadan ahırlara yerleştirin semavere çayı koyun babanızın işten, eve gelme vakti”… Tatlı bir telaş koşuştururduk oradan oraya okul çıkışlarından sonra öğretmen yetersizliği yüzünden boş geçen derslerde bir el tutardı elimden şimdilerde yüzünü, ismini hatırlayamadığım sevdiğimdi o… Yeni bir türkü dolanırdı dilden dile ’kara kaşlı yar söyle derdini ne bileyim ben senin cama geldiğini candan sevdiğini’ adını hatırlayamadığım çocukluk sevgilimdin sen… Ara sıra derslere giren öğretmenler olsa da sınıfın zeki çocukları havuz problemini çözerken ben hep o havuzda çimmeyi hayal ederdim… Çocukluğumu soyunup Kıyılarına bıraktığım Aras nehri Dargınsın bilirim Hala yüzüme vuran köpük köpük serinliğin ile Hala güzelsin körpe düşlerin saflığı kadar… Babam arada bir Ankara’ya gidip gelince, bibimin kızıyla babamın konuşmalarına dikkat ederdik Acaba ibarece mi öğrenmiş diye? Çoğu zaman da annem yalan söylermiş babam; Ankara’da değilmiş meğerse! bıyıklarından dolayı hapse girermiş Düşünce suçlusu diye… Zamanla göç başlamıştı insanların gözlerindeki korkuyu çözememiştim o zamanlar başka şansları bırakılmamıştı… İlk kez Ankara terminalinde görüyordum simidi Zengin ekmeği sanıyordum aklımca nerden bilirdim ki; büyük şehirlerde gariban ekmeği olduğunu anamın tandır ekmeğinden başka ekmek bilmedi ki kursağımız… Uzak memleketlerin gergefinde kayboldu çoğu insan Ne zaman geçmişe doğru yüzümü dönsem içimi acıtan bir iç çekiştir çocukluğumun yokluk yılları ve hala serinletir ruhumu deli dalgalı, hırçın bakışlı ARAS’IN suları… ............................... şengül bora |