KİMSE SİZ KİMSİNİZ
Dedi ki;
" peki sen bi’şey söylemeyecek misin? Bu son konuşmamız belki de" di. Noksansız sus’a büründüm o an evet noksansız. Noksanı noktasıydı belki susuşumun. Öylece sustum. Birşey farketmişliğinin donukluğuyla inceleme isteğiyle sustum. Sadece SUS’ tum. Bazen söz böylesi susar belki de. Söz öyle durumda hafif, küçük kar tanesi olup Eriyiverir kaldırım taşına. Karanlığından beslenmek ister kaçışın söz bazen. Uzun, hararetli bir konuşmayı bölmek istercesine susar söz. İşte ben de bu noksansızlıkla susa geldim. Oysa elimi biraz daha uzatsam konuşabilecektim kalbinin sıcağına, biliyordum; "Peki ya yanılıyorsam?!" O’ysa kızgın, kırık ve anlamsızlık yükleyip bu susuşa sormuştu bu soruyu: "" peki sen bi’şey söylemeyecek misin? Bu son konuşmamız belki de" Ben ise sustum; Sağır edici bir karartı gibi düğümlendi gözlerimde susuz susuş. Ve sustum O anda vesaire sustum. Belki de ben... Erk bazen suskunluğa geçer Ya da erk’ini suskunluğuyla gösterir; Eriyiverir kaldırım taşında Ve bölüverir aşkı ortadan tam da iki bölü ye... 07 ARALIK 2009 |