GÖTÜR BENİ
Al, götür beni,
Her şeyin çimlendiği Uzaklara... Erenlere...erişilmezlere... Çelik pençelerinle Sürükle uçurumlardan Kara günlere... Götür beni, Soluğunda nem olayım Kurumuş dudaklara. Kavuşmaya hevesli kötürüm ellerim, Solmuş şakaklarımla Hazırlanayım Karşılanmaya… İçimde ateşten büyüttüğüm Alevden örgülerimi Çözsün... O duvaklar üstüne Duraklar tutamaklar Sevdalar eli... Aldırma takıldığıma. Boğazında beklettiğin çalılar Takılarım; Marifet nişanesi değil, Sahipli olduğumu gösterir belki! Neyi kopardınsa yeter. Peşimde bıraktığım of ‘of lar Şafak bülbüllerimin değil Çoraklık vakvaklarımındır Uğraşma çözmek için kösteklerimi, Düğümlü değil... dövgülüyüm Kaçır...kaçır beni İhanetli bütün varlığımdan. Tek çarem körlüğüm, uyandırma. Çünkü çok uyudum uyanıkken ben Bu çıngıraklı kapının Tık tıklı, çıt çıtlı Merasimleri dinmeyecek Sinmeyek bu uydurma gecelik Ya, yere çöküşlerimde, Varırcasına bir yerlere Ayakta durabildiğimi görebildiğin an Ya, bütün çevreler; Kavşaklar Gök ve yer Gölgeler ve gönüller Menfezleri kapatıp Gel, demeden Göğsümden Al, kaçır beni… Abdurrahim KÜÇÜK |
Soluğunda nem olayım
Kurumuş dudaklara.
Kavuşmaya hevesli kötürüm ellerim,
Solmuş şakaklarımla
Hazırlanayım
Karşılanmaya…
duygusal ve güzel bir şiirdi
yüreğine sağlık
saygılarımla