Aşk Bitti
aşk biter mi diye sordu
bir kadın bir adama düzensiz cümlelerin bekçisi olmaya çalışırcasına yokoluş endişesinin sırtına koyarak ruhunu saran vuslat özlemini sustu adam sustu ve salkım salkım döküldüğünü gördü sesi yüzüne değen kadının ve susmaya duran kendi ellerinin savruk ve sorgusuz harcanan yaz sonu akşamlarının kızıla maya çalınmış hüznüyle yanağında bir sevgilinin çalıntı bakışıyla çığlık gibi nehirler akarken içinde sustu çaresiz bir telaşla tutuştu gözleri ve tüm telaşları yükleyecek bir yüklem aradı kendi öznesinin üstüne kanatmadan cümleleri ortasından bencilliğin o büyük ve sinsi doyumuyla seslendi bilinmez kimin kısmetine düşer ayrılık gidilmemişse ve gelinmemiş yolların dönüşü yoksa zamansız da olsa biter aslında aşk yürüdü adam kedersiz göçlerin gölgesinde kadın gitmekle durmak arasında tutundu kırık düşlerine yeni bir gülüşe giden adamın ardından mavi düşlerin bolca harcandığı kırık canların karanlığına daldı usulca yasaksız bir oyunun son oyuncusu değildi ki aynı ipin iki ayrı ucunda sevişerek öpüşerek kelepir kaçamakların ayak ucunda dokunamadan sevginin küçük ellerine bakışların tüm kalıntılarını toplayıp gözlerinden avuç içlerine saklayıp geceyi bir dipsiz uçurumun dibine terkedildi aşk aslında yalnız adı kalmış aşkın ve bolca yozlaşmış içi boş sevdalar düşer olmuş insanın hissesine kimi görsem bir kenarına yol iliştirmiş konukluğunun kimi görsem sevdalı delice her günün akşamında yeniden yeşertilmekte kuru dalından koparılan yapraklar ruhsatsız yüreklerde ve günün ilk ışıklarıyla yeni bir yol bulunmakta gidilecek çalıntı aşkların hoyrat sevişmelerinden ezilmiş şehvet kırıntıları kırışmış geceler kalmakta geriye ve adımıza yazılan senaryolara uygun kendi yabancılığımız solunmakta şarkılar söylediğimiz aynalarda savruk iklimlerin kucağına sorgusuz şehirler bırakılmakta yol kenarlarında 06.09.2007 |