Buraya Kadar
susacağım birazdan
yarınların ayak ucuna atmadan kendimi yüzüne sabah vurmuş akşamlar taşıdığım cebimden yüreğimi çıkarınca susacağım elbet ‘neresinden baktığından çok yumruğunu vurunca ortasına masanın mangalda kül var mı diye bakıyorsan beklentilerin gölgesinde eriyorsa çığlığın en sonunda çaresizliğin yorgun gamı düşer yüreğine içine gömülürsün sahipsiz düşlere düşer düşün hiçliklere bıraktığın nefretlere döner önüne koyduğun can çanağı bir yaşamın ağırlığının altında dört nala yağar içinden pişmanlıklar ıskaladığın baharlara inat kana kin yazılır hiçbirşey değerinde can cana susuzlanır üşür yarınlar kuzey yıldızının altında ‘çoraktır aradaki mesafeler susacağım birazdan yılların giderken götürdüğü yüklere bakmam kara kışlara gömerim geçmişi ceketimi örtüp geçmişin üstüne dönmem geri bir daha dökmem artık ölü sarısı göz yaşlarını susarım elbet 16.11.2007 |