Ben Seni Kendimden Bilirim
sigarama tuttuğun çakmağın alevinden
dibine asıldığım son nefes zamanı kadardı sadece varlığın... ne zaman geldin ki şimdi gidiyorum diyorsun... gururun elinde kavi bir kalkandır bilirim kucağında günebakan çiçekleri ağlaşır hep gizlersin kutsi tarafını aşkın yastık altına hıçkırığını geceye göçmen verirsin habersiz ben seni kendimden bilirim senden değil... ne zaman başladı ki bu şakayık şimdi bitti diyorsun... ölüm hangi renk uçurtmadır göğsünden havalanan kuyruğunda tırnak izlerim ayan beyan duran kısa bir zamana yankılanan sâlâ sonrasında teneşirde bekletip durdun dipdiri şeyda baharları ve o denizin kaynayan derinlerinde bir anemon’a kondurulan ateşli buse vakti kadar kısa kendine kıyamet kaldın sen bana da olabildiğince az oysa... bir ömür ötemdeydin bir nefes diyorsun sen... kaç defa yaladıki yüzümü dudaklarından kopan rüzgâr ne zaman esti ki bu poyraz bana doğru tek yaprak sallanmazken dalında hercai bir pervane’nin kanat sesini azgın bir fırtına sanıyorsun... diyeceğim şu ki... üstüme örttüğün siyahlara karbeyazı diyorsun sen... Faruk Civelek |
üstüme örttüğün siyahlara
karbeyazı diyorsun sen...
merhaba arkadaşım
üstümüze örtülen siyahlar hiç bitmeyecek mi acaba arkadaşım beyzlar kayıp oldu
gönülde kaldı geriye gri ve siyahlathep dert yükümü olcak bu gönül bilmemki derinlerden
gelen seslerde takılı kalıyor yürekler hep grilermi var nerde kaldı maviler pembeler
dilerim baharlar gelsin yüreğimize renkleri bizlerde görelim derim arkadaşım kutlarım güzel yüreğin sesini
sevgilerimi bıraktım sayfanda hoşçakal