CV (Öz Geçmiş)
Bitirimin İş başvurusudur
Özgeçmişimiz. Adım; ÇETİN Soyadım; ERDOĞMUŞ Sene bin dokuz yüz yetmiş yedi, Bu kardeşiniz Balat’ta doğmuş. Komşu ebe Hayriye teyzenin eline, İlk çocuğuz biz, sonra beş kardeş daha var Neyse lafı uzatmiyim, okul çağına gelince Mahalle mektebine yazdırmış peder, İki sene gecikmeyle bitirmişiz. Ardından ver elini orta mektep… Beş yılda orada takılıp Meslek lisesine geçmişiz Kalorifer tesisat bölümü. Tatillerde çıraklığını yaptığımız için, Okul bize çerez gibi, gırgır şamata. Lise bir sene gecikmeli bitti, Üniversite kazanmak kolay değil ki. Hele bizim gibi meslek lisesindensen… Sonra, askerlik… Komandoyuz. Önce Isparta, ardından Şırnak. Ilgaz Anadolu’mun dağları, Vay be ne günlerdi… İki arkadaşım şehit düştü, Birini ben taşıdım helikoptere. Parça parça. Lafın gelişi değil, harbiden. Gövdeyi önce, bacaklarını sonra… Allah rahmet eylesin, iyi delikanlıydı. Sonra bitirdik geldik, şükür. Hemen işe, tatil yapim, stres atim. Nerde bizde o lüks kardeşim, Çalışmazsak açız o ay, ben dâhil sekiz nüfus. Eski ustanın yanına girdim tekrar, Ama adam bozmuş kendini. Damatla papaz, kızı laf dinlemiyor, Karısı zaten cadalozun tekiydi. Baktım anlaşmak zor, dedim kendime; “Oğlum Çetin en iyisi sen, kurumsal bir şirket bul kendine.” Gazete dergi ilânları, internet felan, Hikâye hep, torpil yoksa iş yok memlekette. Sonra parti teşkilâtında bir abimiz vardı, Seçimlerde afiş asardık onun için. O geldi aklıma, validenin de gelmiş ama Bana söylemiyor, işime karışmak istememiş. Neyse gittik çaldık kapısını, biz dağlardayken, Abi bağlarda, şişirmiş epey enseyi, göbeği… Ama Allah var iyi karşıladı bizi, çay kahve söyledi, Yemekte teklif etti ama biz istemedik. Bizi bir şirkete pas etti. Büyük markaymış. Başladık işe, teknik eleman, kimlikte verdiler. Tulumlar tek tip, eldiven, şapka, çantası bile, Çalıştık bi-kaç ay, maaşlar vaktinde ödeniyor. Her şey iyi, ama bi müdür yardımcısı var, Adam gıcığın önde gideni, bi de şerefsiz… Bizim mahalleden bir Sevâl vardı, okuldan arkadaşım. Musabede çalışıyordu oda, Allah var güzel kız. Bende işe başlayınca serviste beraber gide gele, Muhabbeti ısıttık tekrar, aramız iyi o biçim. Evlenmiş ben askerdeyken, adam psikopatın kralıymış. Ezmiş, dövmüş, güzel diye kıskanmış, eve kilitlemiş, En son kaçmış baba evine, bir sene görüşmemişler. Sonra da boşanmışlar zaten. İyi olmuş… Kız güzel, e bi de dul ya, müdür yardımcısı olan it, Fuat’tı adı, ben sana sahip çıkarım ayağıyla, Asılmaya başlamış hatuna. Kız demedi, Ben çalışanlardan duydum. Sordum öğrendim, İbne evliymiş bir de. Metres yapacak, töbe töbe… Önce kızla konuştum, rahatsız ederse bana haber ver diye. Korktu kız, işe ihtiyacı var, bir buçuk yaşında da bebesi var. Bir şey demedi. Ama bir akşam servise binince, baktım Yüzü kıpkırmızı, sordum, susuyor, sustum ben de. İnerken söyledi, ev tutacakmış, illâ gel diye tutturmuş kıza. İstiyor musun dedim? “Asla” dedi. Durum anlaşıldı… Ayrılırken bir elimi sıkışı vardı, ah be ağabeycim, İçim eridi şerefsizim, gözlerimi zor aldım gözlerinden… Ertesi sabah, biz yarım saat erken giriyoruz ya işe, Bekledim geldi lavûk, odasına girdi, peşinden ben. Ne istiyorsun lan dedim kızdan? Serseri puşt… Şaşırdı önce, sonra toparlandı, posta koydu güya, Odasından kovmaya kalktı, kilitledim kapıyı. Telefona uzandı, kırdım attım yere, Bağıracaktı yularından yakaladım. Dayadım duvara, titremeye başladı. İki tokat âşkettim suratına, apıştı. Gözleri doldu, ağladı ağlayacak hıyar. Korkağın teki olduğu belliydi her hâlinden. Kızı rahat bırakmazsan hem patrona, hem de karına Her şeyi anlatırım dedim. Söz verdi it… Sonra zaten karıştı şirket, atacaklar beni belli Hiç beklemeden, aldım ceketimi çıktım. Sevâl’e uğradım sadece. Helâlleştim… Zaman geçiyor müdürüm, Durdurmaya güç yetmez. Ben iş arıyorum şimdi. Bu dediğim olay geçen seneydi, Atölyelerde, sanayide çalıştım arada. Bu arada annem ne kadar karşı çıksa da, Biz evlendik Sevâl’le, bir de bebeğimiz oldu. Anlayacağınız dört nüfus ettik şimdiden… Demem o ki ben çalışırım, mecburum çünkü, İşe ihtiyacım var müdürüm, yalanı dolanı bilmem. Bileni de hiç sevmem, durum bundan ibaret. Takdir sizin, hürmetlerimi sunarım… Referans falan dediler, Bizim eski usta ona sorabilirsiniz ailemi. Bir de mahalleden kahveci Hüseyin abi var, Çocukluğumdan beri iyi tanır beni… Cep telefonumu da yazdım kâğıdın altına, Saygılar, hürmetler müdürüm... 16. 10 – 11 Temmuz 2010 / İstanbul ** Karar sahibi siz olaydınız, bu delikanlıyı işe alırmıydınız? |