Tele Sızılı/MUHABBETŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Gönül gel seninle Muhabbet edelim,
Araya kimseyi alma sevdiğim, Ya benim kimim var kime yalvarayım, Kaldır kalbindeki karayı gönül. Gönül dallarımı viran eylersin, Bazen susturursun dertli söylersin, Düçar hallerime güler neylersin, Baldır dilimdeki çırayı gönül. Gül cemalini buldu mu, Dikenlerini kuruturmuş, Nasıl sevdayı acıtmazsa vuslatı, Göz görmezse gönül katlanır aşka, Dut ağacından nasıl çıkarsa Aşk-ı Muhabbet Zehirde öyle süzülür taşa kesen damarlardan. Saz ki, Sızı sarar tellerine perdelerden, Bir ağıtın ardından bin parçaya bölünür, Bir Ananın gözyaşında bağrını deler, Vurdukça inler tınılarda betimler, Sonra sözler uçuşur notalardan. Gönül sızılasın kolun kanadın, Kalır bahtıma sensiz muradın, Taşa çevrilirken diktin yamadın, Kaldır içimdeki yarayı gönül. O Gönül, Kaç sevdanın katili, Ve kaç yüreğe merhem, Yaktı mı yine kapatır közleri, Pervane narında duraksızdır, Zührenin derdi de o Mecnunun fendi de Kırk Erenler evliyası koca Pir Sultan da, Uyur idik uyardılar, Diriye saydılar bizi, Koyun olduk ses anladık, Sürüye saydılar bizi. 07.07.2010 Aşk-ı Muhabbetin son perdesi Gönül tele sızılansa da söyleyecek balları vardır her daim özüne susamış arılar gibi süzerek ezer yürekleri ve katıksız sever insanın gönül gözünü. |