bedelini ödeyemem...
sana dokunsam fırtına kopar biliyorum,
sana dokunsam bir kez değil, bin kez ölürüm... sana dokunsam düşlerim beni bir uçurumun kıyısındaki derin yarlara götürür, patikaya bakamam, yolu kırılmış cesetlere çıkar; kadın figüranlar çoktur her sapağında, hepsinin bembeyaz bir teni tenlerinde şehvet, şehvetlerinde intikam kokusu vardır,yani yolu taşlıktan közdür basamam, ayaklarımın dibi katran karası bir göz gibi kurumlaşır içinden cinayetler çıkar, bedelini ödeyemem... ’’’sana dokunsam fırtına kopar biliyorum’’’’ teninde ayrılığın kokusu vardır, göğüslerine masum tatminkarların hüzünlü hülyası yaftalanmıştır, her bir uzvunda sonu hüzünlü hikayeler vardır.. dervişler anlatır dururlar söylencelerinde ilk iki mısrası kulağa hoş bir senfonidir sonrası ise kıyammettir, dokunamazsın, bedeli ağırdır,ödeyemezsin... |