Bir Gerçeği Anlamak
I.
bir damla gözyaşı seni bulur yığılıp kaldığın yerden, sonra bir rüzgar bulur seni şu ısınan ve ısınmakta olan dünyanın içinden.... iyiki bu düşteyim dersin oysa hayat kısadır tanımaya fırsat vermeden bir sabah bakmışsınki uyanıksın gözlerin fincan gibi açık ve şaşkın ikizine bakarsın, birinin kapatmasını beklerken fırtına çoktan kopmuştur üstelik hemen yanıbaşında, duyamazsın kıyammetin dehşettini.... II... şairler anlatırdı şiirlerinde bu dörtlüğü bir zamanlar okuduğum zaman inanmak istemezdim inanmak istemediğim gibi okurken gözlerimdeki gıcık bir tebessümle dalga geçerdim şairlerle... oysa bir hakikatle alay ettğimin farkında değildim henüz... şairler duysaydı beni affaroz edilirdim hiç düşünmeden.. III. evimizin hemen dibinde yüzyıllardır bir nehir akar kendi sessizliğinde, maviliğine gözlerimin kızıllığı yansımıştır ölümün sırrına ipekten bir tül olmuştur içimde boğulan failli meçulların kalem kıran infazcısıdır o ne yanık bir türküdür, dili olsa konuşsa kaç ölümden bahseder, dili olsa konuşsa kaç yittik hikayeden........ iki kişiydik tadına varmak istedik bu şarabın, daldık hatunilerin, medlerin ve asurilerin derin sularına düşlerimize serinlik geldi,gözlerimize ise infazın kırmızı rengi karıştı biri yok oldu diğeri ise o gün şairleri anlamaya başladı...... |