Bitkisel Bağlantı
Düşlerken seni cam önündeki saksı misali muhtaç
Sağır ve dilsiz zamanımın yalın hali Sevdiğim bir çok şey arasında yokluğuna anlamlar eklemek Her biri birbirine uyumlu yazılar Uydurduklarım sana nefretime uyumsuz Sanki sen değilsin beynime hükmeden Yastıktaki başım ateş deryası Bu sefer ayaklarım ölüm habercisi gibi soğuk Göze aldığım ne kadar az gözle görülmeyecek kadar un ufak... İçimden ne geliyor şeytan uyuyor Melek tetikte... Karman çorman saatler Akrep yelkovana saniye saliselere ard arda hadise yaratıyorlar Ses var da görüntü yok Bir tokatla korlanır üç kuruşluk yangınım Gitmek kalmak arası gide gele asınmış yollar Hani nerede ortası Düşmanlar fetih de Bayrakları dikildi kalelerime Uzaktan seyre dalıp bakma yeter Hendekler kazıp hazinelerimi kaçır yer altı mağaralarına Hadi bir kuvvetle kudretle yüklen ağırlıklarımı Bak kestirdim yine saçlarımı En yükseğe mahkum edildim Padişah vezir sadrazam, Kazısalar köklerimi yine sana uzar diz boyu at yelesi koyu kahve rengi halatlarım Bilebilseydin kadir ile kıymetin anlamını Deniz kabuğu yeterdi sana da bana da ... Kara gözükmedi hala İçimde demir çubuk çekiyorum artısını eksisini eksiğini yeterlisini Sessizlik çöküyor yine Gök kana bulanmış buğulu Okları düşüyor birden çok hiçliğime Hissettiklerim inançlarım onlar yok Varlık adına olanlar iğne ve oyası ellerime dokunan Sırt üstü düşüş Aniden habersiz beş koldan kaçış Bu gitmiş Bu almış Bu parçalamış Bu silmiş Peki son kalan, geride duran onun meçhullüğü kimin korkaklığı? Çekmiyor burada artık kahırlar boşlukta Tüm hepsi anlamlı olacak diye cümleler kısılmakta Zor olan kesip koparmakta... Yine isyan çıktı! Akil kalbe küs sırt sırta uyumakta Göğsümde ve bileğimde renkli hayat bağlantıları Ölüm bitkilere es değerde Düşlerken seni cam önündeki saksı misali muhtaç Saat yok zaman isimsiz Hep ayni yasta kalmak bu ölümün giderken hediyesi Git gitmek onurluca Yokuş basında son bakışına son adımına yenik Kuru dallara ayaz vuruyor Sesimin teli mırıltıda Sus... Bu gurursuz yakarış Bir damla daha akit şişeden damarına Sakinlik reçete üstünde günde kaç kez kaç kere Hadi son kez yakala onu yamaçta Sonra açılır kapılar beyazca Taze çiçek kokusu Menekşeler son darbenin rengi Cam kavanoz içinde aklına hüküm giydir Bir parça kalır yanına Serpiştirip rüzgara Geride kalanları hatırlayan sırtında taşıdığın yükün asalağı Sessiz ol Şeytan hala uykuda Melek huzurda... |