SELMALİON UYKUDA
Burnumda ölü dişlerinin kan kokusu
Seni uyurken izlemek ne güzeldi yılan saçlı Medusam Şimdi İstanbul’daymışsın Bilmem İstanbul’u ben pek Ama seninle yürümek isterdim Feneryolu’nda Yüksek apartmanların arasına sıkışıp kalmış ahşap konakları izlemek isterdim Ve hatıra defterini tutmak yaşanmış destansı sevdaların Sonra Fıstıkağacı Çeşmesine uğrardık Şiir gibi gözlerinin yarattığı ışığı hissederek su içerdim seninle Bir kuş uçumu hızıyla Gülhane Parkı’na giderdik sonra Topkapı surlarının içinde yemyeşil bir buse kondururdum dudaklarına Dedim ya Bilmem İstanbul’u ben pek Ama Gülfem Hatun adına dikilmiş caminin bitişiğinde Seninle o kadının yürek burkan sonuna ağlamak isterdim Bu kadın Sultan Süleyman’ın cariyelerindenmiş Sultanın yanına gitme sırası geldiği halde yanına gitmeyip Yollamış bir başka cariyeyi Sultan çok içerlemiş bu durumu Ve öldürtmüş Gülfem Hatun’u 1561’de Kadıköy’de Bedri Rahmi Eyüpoğlu Sokağı’na da uğrardık Hani şu ’ Ne zaman bir halk türküsü duysam, şairliğimden utanırım’ diyen şair Ortaköy’e de düşerdi yolumuz mutlak Yıldız Parkı çok güzeldir bu mevsimde Kumpir yerdik Bira içerdik Belki bana İstanbul’u anlatırdın Birlikte hiç gidemediğimiz İstanbul’u Dedim ya ben İstanbul’u pek bilmem SARP ÖZDEMİR |
İçinde bilinmeyene dair hikayeler barındıran şiir. Birbirine benzeyenlerin arasında bağırıyor.
Ben de şiir bilmem de konuşurum.