6
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1504
Okunma
bulut gözlerin ıssız koyağında ıslanırken bakışların
gümüşten ok misali titrer duyguların pirizması
gövel ördeğin turuncu kanadında saklıyorsun sevgini
sen matruşka
kaç bahar saklarsın gizlerini
sırca bir sarayın buzdan duvarlarında asılı kalırken yüreğin
ve bir yıldız kümesi kayarken galaksiden
soldu ısırgan otu dalamış esaretin- dileğin
hadi soyun üstündeki kanlı kaftanı "pieta"
bırak çıplak kalsın
soğuk nefesin
yudum sofrasında zakkum içerken köknar ağacı
salkım söğütler uzansada kıvrım kıvrım zonklayan şakaklarında
aksada saçaklarından meyden ab-ı hayat ilacı
nafile...
kedere maya atmış bir kere felek
ak yazı yazılmıyor miraca.
bir kanarya şakırken duygunun ürkek iklimlerinde
bir seyrime yaşarken sol yanında kurak topraklar
"merve"nin şerbetidir içtiğin
söyle yüreğim
kim/kimden davacı
kaç sevdanın zemheri ayazında üşüdü sarkıtların tavanı
kaç gizlerin perdesinde döktün yanan mangalın alevini
el deymemiş düşlerin sanduka içinde
naftalin kokulu cemre düşecekmi sence
söyle matruşka
söyle...
şiirleri bandık hüznün ballı şerbetine
acının kefeniyle sardık yaralarımızı
bir maralın şehla bakışlarından sızan volkan kıvılcımı
kanıyorken "Nemrut"un doruklarından
damla damla...
sen kaç duygunun haram lokmasında kırdın kaşığını
anlıyorum;
suskunluğun diyetidir yok oluşun
kendi girdabında gün ışığına hasret kalan dolunaya duvak olmuş
yüzünde ki gülüşün...
yok olmak bazen kendi içinde sarmalanmakmış sessizce gidişin
hasret vagonu dolaşırken yorgun bedenlerin kırık raylarında
hangi istasyonun soğuk yalnızlığında bekliyor olacak
ölüm...
5.0
100% (6)