dili olmalı sabahların
olmalı
evet olmalı bu sabahların, akşamların arasına sıkışmış zifir karanlıkların bir dili olmalı itiraf hükmünde anlatmalı gün ortasından emanet düşlerimi nasıl yokettiklerini kıvrımlarına yosun kokusu dolmuş kıyılardan geçmeli söylenmeye güç yetmeyen kelimeler ve üç damla yağmurla düşmeli saçlarının büklümlerine anlamalısın korkma aklından geçince gülümsediğin sana dairlerimin hepsi gerçek dili olsaydı bu sabahların ve akşamların ve arasına sıkışan gecenin ’’sen’’ derdi ve susardı sonrası ağır aksak bir sessizlik yorgun bir hüzün taşınmaz bir hasret biliyorum ne sabahlar ne akşamlar ne geceler dile gelecek ne de her seni seviyorumlarıma karışılık hecerler vazgeçilir mi dersin? ben de bilmiyorum zaman keşkelerle ve belki pişmanlıklarla nasıl olsa gösterecek ... |