binilk kar düşerken bin göz beyaza gülümsüyor yıkılıyor bin yürek soğuğa uçurum boylarında bir ülke bin el itmeye nazır bin yürek altında ölmeye gün ağarmasını beklemden daha bin baba düşüyor sokağa bin ekmek kollarında durağan süreçlerden birinde dev bir fırtına seriliyor caddenin yamacına bin ayak çiğniyor kaldırımları bin süpürge telaşlı geçim derdinden geçiyor bine bölünmüş hastane önleri ellerinde derman taşıyan bin hayâl kuruyor uzak diyarlardan yana duvar hiç değişmiyor bir de kesmiyor şiddetini yalnızlık bin yıl geçiyor bin saniyede sonuç dediğin kararlı kararsızlık alt tarafı bir kaos aldırma gitsin sen bir sevda türksü tuttur hiç kan görmemiş mor düğmelere dair bir şairler anlardı bir de analar ağlardı baharda çiğdem çiçek olanda kırlar bin renge bir daha eklenerek anlatılırdı masallar bin geceye eklenen bir önemsenmeden |
bin yıl geçiyor
bin saniyede
sonuç dediğin
kararlı kararsızlık
alt tarafı bir kaos
aldırma gitsin
sen bir sevda türksü tuttur
hiç kan görmemiş mor düğmelere dair"
Düşünerek ve severek okudum.
Kutluyorum.