SANCI
Bu âlemin parçası, doğaldır felaketim,
Yüreğimde yanardağ, gözlerimde şelale. Duygular gurbetinde, yetimden daha yetim, Eşim dostum yabancı, biganedir sülale. Kötülüğü bilemem, kötülük beni tanır, Hep iyimserlik çizdim, beynimdeki tuvale, Ben beni ne sanırsam, elide öyle sanır, Boş yere kapılırım cinnetsiz bir hayale. Bülbülün yuvasını baykuşlar mesken tuttu, Gül bahçesiydi gönlüm, şimdi düştü ne hâle. Muhannet bahçıvanı, susuzluktan kuruttu, Açmaz oldu çiçekler, ne menekşe ne lale. Sermayemiz tükendi, azığımız az kaldı, Ömrü bitmek üzere, hasretim ben ikbale. Kaygıların yerini bir başka kaygı aldı, Başımı döndürüyor, baktıkça istikbale. Vazgeçtim kâşaneden, mağaram neme yetmez, Boğazımdan inmezken, zehir zıkkım nevale. Canım canlardan ucuz, kanım beş para etmez, Mihnetle beslenirim, hasretim var helale. Zararı düşünmeden, kâr ederim sandığım, Beni müflis bıraktı, aldığım her ihale. Şartname ateşinde, madde madde yandığım, Bir cümlede gizlenmiş, üç yüz ciltlik risale. Aslımı anlamadım, anlayınca geç kaldım, Hem nefsime zulmettim, hem de ehli iyale. Bir inci bulamadım, derin deryaya daldım, Vurgun yiyerek geldim, kaybettiğim finale. Dönüp duran dünyadır, galaksiler yerinde, Ay her zaman dolunay, benzese de hilale. Derdim daha ötede, gönülden de derinde, Güneşten saklasam da, gizleyemem leyale. Sinemi çatlatarak göklere çıktı ahım, Edepsizlik mi ettim, gerek yok mu misale? Eğer bunlar kusursa, affet yüce Allah’ım, Çaresiz kaldım şimdi, çare ne ki visale? Kötülükler nefsimden, hak etmişim cefayı, Dayanmak kolay değil, tecelliler celali. Lütfüne kim erdiyse, varsın sürsün sefayı, Biz Celalin içinde, arıyorken Cemali. Kerem eyle ya Rabbi, ahvalimi arz ettim, Sırtımı çoktan döndüm mala, mülke, melâle. Şükrüne düştü gönül, ben kendimi kaybettim, Eril-en yalnız sensin, her esmada kemale. Herkes kendi derdinde, benden dertsizi biri yok, İnşallah çok yakında ruhum erer zevale. Yaralı çek dilini, susturup ta ine sok, Halka açma sırrını, Allah’a et havale. 03.04.2010…Mustafa YARALI |