Duvarlarda Kaldı Gölgeler…
Tiryaki kıyılardan
uçarı bir rüzgar getirir benliğimi... her buluşma geç her ayrılış erkendi… düş çatlak ses yığını dökülmüş sıvası hüznün kireçli yüzümde beyaz kadarım göğsümde kalan çığlık tıkırtıya yenik kaç ayak izi bekleyiştir yalnızlık durup durup gazetelere haber alır haber satarım duyulmaz sesim… Konuşmuyor duvarlar artık … yalnızlığı ağırlar şarap söz kekre ayyaş uyaklar kaç dize daha canımı acıtır dilimi çalar sevmeler… Konuşmuyor duvarlar artık … sarıydı güneş bir zamanlar şimdilerde, kendinden geçen akşamlar alnıma çörekli parmaklarım sözde kum saati akar akar bulana dek kendini ne kadar sen dökülür gözlerimden seçemem resmini. Duvarlar bu günde konuşmuyor… gözeli bir yama dizimdeki aşk eteği sökük hasret giyinemedi yabanlık elbisesini uzaklardayım anne niye sağlam dikmedin bahtın dikişini kumaş mı narin ip mi kalındı… sen söylemiştin anne kalıbı yoktu hayatın tenim küçük bedene düştü, iki satırda sen yaz desem söz provasız kalır… duvarlar konuşmazmış anne söylemedin, her şey küçüklüğümdeki gölge oyunu… lüks lambası söndü… ... Bilmem hatırlayanınız var mı? Lüks lambaları vardı eskiden, tülden de gömleği, az ışık verse de iş görürdü. Bizde kardeşlerimle duvarda ellerimizle şekiller yapar bir şeyler yaratmaya çalışırdık Annem duvarlar konuşuyor derdi hadi oynayın, bizde zamanın nasıl geçtiğini anlamazdık. Kuş, köpek, deve vb. şekiller oluşurdu duvarlarda… Karanlıklar oyun olurdu bize… Paylaşımdır sadece… |