Mavi Çerçeveli Pencere...Döndüm çocukluğum geç kalan yıllar döndüm mavi çerçevede unuttuğum gülüşleri almaya… geldim ben geldim… öyle uzaktı düşler alnımla fiyongu kopmuş pabuçlarım basma fistanımda uçuk maviler çivite yata yata eskimiş yüz ahşap kokusunda çocukluk aşklar ilk ahmet öpmüştü kirazımdan anımsar o öpüşü oyun oynarım hala kulağıma takarım ikilisinden düş içinde düşe kalırım geçmişe dalar gözlerim… eskidendi… hangi oya, hangi modeldi tığ işler nimet teyze marifetinden bahseder mahallenin çöpçatanı kıza oğul eyler şerife teyze ayaklı gazetenin başyazarı akşam oturmaları akşam sefalı çiçeklerde açardı hikmet amca reveransla selamlar hanımları babasından kalma paşalıkla ağır adamdı… dündendi… beyazdı camlar güneş sevişirdi günle her yer çocuk sesi oynaşı behiye teyze hep aynı çamaşırlarım diye bağırır her top kar beyazını vururdu muzaffer bakkal amca adını şimdi anımsıyorum da sütlü şeker dağıtırdı hep unuturdum adını mabel sakızı arap kızı yine var … gözlerim dolar beştaş oynayan ellerimde dökülür söz saklambaçlardan kalan alışkanlıktır kendime saklanışım. bitti… mavi çerçevede gülüşler yok hüznümden kirli camlar eskiden ne varsa şimdi yerinde yeller esen hüzün ağırladı ne çok acıdı dizlerim, yüreğim evcilik oynadığım arzu, nurdan kim bilir nerdeler… tozlanmış mavi çerçeve hiçbir şey eskisi gibi değil… dudağımı silebilirsin mavinden… Fotoğraf. Behiç Günalan |
dudağımı silebilirsin mavinden…
Final mükemmel. kutlarım