Ciltsiz bir bilgiye sorular.
bir gülüşe soyunur gibi çırılçıplak olma öyle
aydan geçilmeyen gecelerde ciltsiz bir bilgiyle rastlaş, mesela nasılmış sor ona, o kısa cümlelerin arasından nasıl sağ çıkar insan ve harçlığı erken bitmiş aşıklar ayak işine böyle sevinçle neden koşar dilsizin konuşmak hevesi namazda nasıl niyaz tutmaz, aşk dediğin söndükten sonra nasılmış anlat bu kadar uzun kalınca aşk altında aydan geçilmeyen gece nasıl olur ve gezmek deyince dudakların sarılmak deyince uçsuz bucaksız upuzun bacakların nasıl gelir aklıma bir bilsen, nasıl anlat kara bir demir karanlıkta kalan yerlerimizi ikide bir nasıl ölçerdi ve neden hiç bilinmedi bu kadar uzun kalınca aşk altında Kim, kimi daha çok çekerdi tüm bunlardan sonra bunlar için düşler ve kanserden ölen seyrek zamanlar soyu sorulan şiire vardılar, şiir ve sihir iki çarşı itiydi bilirdin, bir itin imlasını ancak başka bir it düzeltirdi bu kadar uzun kalınca aşk altında sonra sonra yazabildim bunları sana yanarken yazmak olmazdı, yaşarken ayaklandıkça dizlerimi kesen geçimsiz bir ayaklanmaydın çünkü sen sen, uzun bacaklı çuha çiçeği falların ecesi sormalı şimdi -yarı ölü yarı diri hangi hiçliğe yazdım ben bunca şiiri*- *M. Altıok-Soneler Yirmibeşiki10İst. |
önüne çıkan ayna gerçekliğindeki mısralardan ürker insan bazen.
sızlamasın diye yıllarca kımıldamamaya razı bir yüzle yüzleşir böylece.
şiir bütünüyle yerleşti gözlerimin kıyısına evet. ama, yine de bir alıntı yapacağım:
"sonra sonra yazabildim bunları sana
yanarken yazmak olmazdı,"