TALİH KUŞUKaranlık geceleri, aydınlatırdı ayn ; Bir kara bulut çöktü, şimdi şavkına ayın ! Çok oldu karanlığa, saplanalı gündüzler, Eli boşlukta kalan ve kararan, son yüzler... Talih kuşuna kaldı, yarın denen, gelecek, Gözlerimi oyarken, bir arsız, sinsi böcek. Artık kar eylemiyor, ne ümit, ne de, erek ; Neden kendini yordu, dünya böyle dönerek? Ağzımız açılırken, karanlıktan daha aç, Yıllar nasıl da geçti, memnu meyveye muhtaç ? Yüzümüzü sürecek, hangi yöndür, hangi yüz ? Şeytanım karanlıktan, çıkarken daha gürbüz ! Gökler yakar ışığı, denizler yıkar bir bir, Biz yüz yüze gelince, akar amansız bir kir. Neden hiç benzemedik, göklere ve denize ? Yüzümüz kararmakta, bakıyorken, biz bize. Sahi, söylesen bana, ne işe yarar dilim ? Kaç dilde söylesem de, anlamıyor sevgilim ! Her nefes alışım da, çatılıyor kaşlarım ; Gönül kapılarında, dökülür bakışlarım... Varlığın çıldırtıyor, delirtirken yokluğun , Hangi yöne açılır, kapısı sonsuzluğun ? Gül de yalan anladım; yalanmış yediveren, Koştuğum istasyonda, geçmiş oluyor tren! Neden en çok konuşur, derdinden anlamayan; Bir kez mutlu olmaya, yetmezmiş meğer zaman. Çöktü dayanaklarım, dayanmaz oldu yürek ? Dön bir semazen gibi, içine küçülerek... Yükseklik kör ediyor, diptedir arandığın ; Karnını yar ve kurtul, zifiri karanlığın... Hayrettin YAZICI |