Gölge ÇocuklarıToprağın tütün kokusuna iz sürüyorum… Kulağımda umutsuz düşler, Dilimde sessiz isyanlar Kısacası Anlamsız bir hayat düşüyorum Şiir üstüne, Ki biliyorum ırmaklar dinler Ama taşlar duymaz, Sadece sokaklar ağlar Bu çaresizliğe… Ekmek arası gülüşüyle, İnsanım dökülüyor soğuk ceplerden… Düpedüz yitik Ve arsız bir gülüşe teslim edilmiş yüzü, Kapaklanıyor gece yarısı Cepheleşmiş tuzakların kuytusuna… Bilir misin usta? O vakit anne yüreği, daralan yollar gibidir Yürümek istedikçe kavgasına Mekansızlığı kucaklar. Ve bir babanın Gözyaşına indirilen kepenkler, Kanayan ellerini sargısız bırakır Bundan öte gözleri Yanık bir türkünün ufkundadır. Ah insanım! Böylece susturulur yeniden yoksulluğa, Bir daha Bir daha… Zeynep, Dilan ya da Baran Çıplak bırakılmış araf çocukları... Kavruk tenleriyle rüzgara meydan okudukça Altı üstü masum bir gelecek uğruna Vicdansızlığa kesilip, köreltilir saçları… Şimdi alfabe bitmeden mola verip, Tam da malum harfe gelmişken Basmalı küfrü, diyeceğim ama Biz yine de Avuç içi çizgilerine bakalım usta… Toprağın tütün hasretine bir de mendil açıyorum… Kulağımda yorgun gerçekler, Dilimde kanatsız kelebekler Kısacası Renksiz bir hayat boyuyorum Şiir üstüne, Ki biliyorum başaklar anlar Ama dallar uzamaz, Sadece şairler kısalır Bu çaresizliğe… O halde Kederimiz şiire emanet, Yansın yüzümüz çadır ateşinde! Ama suyumuzu sen getir usta, Şöyle harbiden yıkansın ellerimiz halka halka… Ki yüzün suyu hürmetine saklı direnişimiz, Çeyiz sandığımızın naftalin kokusuna eş İşçi tebessümündür! Güneşin çocukları gölgede bekler, çünkü tarih gölgede yazılır. miNe güLtepe |