not: menekşeler ölmesinsızı mıydı bu göğsümü paralayıp da yere düşen sen çizgi romanlarda mı öğrendin ölmeyi böyle olur olmaz / yakışıksız / aniden ne edeceksin adımı benim dudağındaki kiraz ağacına yuva yapan kırlangıcım ben say ki öldüm adımı mı haykıracaksın arafta say ki duydum seni yine böyle mi seveceğim ben anla ki içmek zorundayım yağmur sularını hayvan eti ve nebat tohumlarını yutmak zorundayım anla ki anlayamazsın / yaşamak belasındayım bir dirinin bir ölüyü sevmesini anla ki anlayamazsın sen gidecek miydin hiç haberim olmadı bundan çocuğumuz siyah bakıyor artık hiç bekler miydin bunu yeşil gözlü bir çocuktan en çok da şuna kızıyorum menekşeleri sulamadan gitmişsin sıkça mektuplaştığımız aynada hiç olmadı kısa bir not olmalıydı -süt bitmiş -gözüme görünme -yüzüğün neden evde! -mavi gömleğini giy / öyle daha çok seviyorum seni -evlendiğimiz gün var ya hani / yıldönümü yarın değil... -şu çorapları kirli sepetine at / deli etme beni -aşk bitmiş / pazardan almayı unutma e mi ve daha niceleri gibi küçük bir not olsun bırakabilirdin -menekşeler ölmesin ölmüş işte menekşeleri sulamadan gitmişsin ne selân yakmıştı bu kadar içimi ne de boş pabuçların hatta siyah bakan yeşil gözlü çocuğumuzu severken biraz mutluyum saçlarını okşarken duyduğum elektrik çıtırtısı gibi dağılıyor sanki içimin kini ama şu boş saksılar ölü menekşe mezarları anla ki atamıyorum anla ki mezarından da kıymetliler anla ki / anlayamazsın bir dirinin bir ölüyü sevmesini Cemil KURT |
Kalıyor işte . Gidiyoruz bir gün . ama kelimeler kalıyor nasılsa. Kuşlarla gök arasında o kadim bağ gibi.