ÜÇ SAAT ONBEŞ DAKİKA
Gün saymak zor iş,
Belirsizliklerden kurtulmak için en belirgin gerçeğe doğru gidiyorsan O en zoru işte... İçimde "dokunma ağlarım " diyen bir çocuk sesi Gözlerim banyodaki ayna misali Buğulu, berrak olan yaşlarına inat Bir kış sabahı soğuk havalar yerle temas etsin Bulutlar yere insin Üşümüş yağmur taneleri kırlaştırsın karayı Bir sis tabakası oluşsun gönlümün üzerinde Ardında kalan seni göremeyeyim Sıcak öpüşlerin ulaşamasın yanaklarıma Sevmiştim desin dilim "Sevmiştim" Miş’li geçmiş zamanın en hazin hikayesinde çekimlenmiş bir fiil olsun sadece Senden arda kalan... Bir pazar sabahı, hızla çarpsın yüreğim Her şeyin hayırlısını isteyen çığlıklar kopsun derinlerde Yalnızca sen duy bu çabamın sesini Üç saat onbeş dakika sonra gel al beni o kapıdan Kollarında ağlamak ve doyasıya ölmek Bir topuğumu bıraktın suyun dışında Bu bir sır ama bir tek ordan ölürüm ben Kalbime istediğini yap Üç saat onbeş dakika sonra gel al beni o kapıdan... |
Hakkınızda hayırlısını dilerim...
Bu şiiriniz çok güzeldi...
Gıcıklık edip bir hata söylerdim ama sadece bir yerde görebildim...
önemsiz birşey...
TEbrik ederim...
Saygılar sevgiler...